Ayipli Mal Nedir

Ayıplı Mal Nedir? TKHK 8

Genel Olarak

Ayıplı mal, Tüketici Hukuku bakımından, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun (“TKHK”) madde 8’de düzenlenmiştir.

TKHK madde 8:

“(1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.

(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.

(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.” hükmünü haizdir.

Kanundaki tanımda öne çıkan hususlar malın, objektif olarak sahip olması gereken özelliklere sahip olmaması ve sözleşmeye aykırılık unsurlarıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise ayıplı mal kavramını “…ayıp, satılan malda ortaya çıkan, alıcının o maldan tümüyle ya da gerektiği gibi yararlanmasını engelleyen eksiklikler ve aksaklıklar gibi özürleri ifade eder…” şeklinde tanımlamaktadır.

Dolayısıyla Yargıtay’ın kabul ettiği şekilde ayıplı mal, satılanda ortaya çıkan ve tüketicinin maldan gerektiği ölçüde yararlanmasına engel oluşturan maddi, ekonomik tüm eksiklikler ve aksaklıklar olarak ifade edilebilecektir.

Diğer bir deyişle, ayıplı mal satıma konu malda, satıcı tarafından vaat edilen vasıfların bulunmamasından dolayı olabileceği kadar, dürüstlük kuralına göre satılanda bulunmasına gerek olan vasıfların yer almaması biçiminde de olabilecektir.

Ayıplı mal ile ilgili olarak birçok örnek verilebilir;

  • klimanın soğutmaması,
  • televizyonun devamlı cızırtılı ses çıkarması,
  • tarhanadan kurt çıkması,
  • bardak veya tabağın çatlak olması,
  • bulaşık makinesinin su kaçırması gibi durumlarda satıcı tüketiciye karşı sorumluluğu bulunmakta olup ayıbın giderilmesi gerekmektedir.

Ayıp Türleri Nelerdir?

Ayıp türleri genel itibariyle kanunun sistematiğine göre ele alındığında

  1. Maddi ayıp,
  2. Hukuki ayıp,
  3. Ekonomik ayıp olarak üçe ayrılabilir.

Maddi Ayıp Nedir?

Maddi ayıp, satılanda bulunması gereken unsurların bulunmaması veya bozuk olması olarak tanımlanabilir ayrıca malda bulunan maddi ayıp, uygulamada en çok ortaya çıkan ayıp türüdür.

Maddi ayıba örnek vermek gerekirse,

  • kırık bir vazo ya da yırtık bir elbise,
  • akıllı bir cep telefonun kamerasının çalışmaması,
  • otomobilin klimasının çalışmaması vb. fiziki özelliklerin eksikliği sonucundaki ayıplar maddi ayıptır.

Yargıtay’ın çeşitli dairelerinin maldaki maddi ayıp ile ilgili kararları bulunmaktadır.

Bu kapsamda Yargıtay,

  • takviye edici gıdada sentetik madde tespit edilmesini,
  • sıfır olarak alınan aracın kısa süre sonra ABS lambasının kendiliğinden yanmasını,
  • konut satın alınırken önü açık, yeşil alana bakar şekilde tanıtılırken alındıktan sonra önünün kapanması, yeşil alana bakmamasını maldaki ayıp olarak kabul etmiştir.

Hukuki Ayıp Nedir?

Hukuki ayıp, satılan ürünün değerini veya o üründen beklenen yararlara olumsuz yönde etki eden veya tamamen ortadan kaldıran hukukun koyduğu bazı yasak ve sınırlamalardan dolayı meydana gelen eksiklikler olarak tanımlanabilir, ayrıca bir maldaki hukuki anlamda ayıp söz konusu olduğunda satılan üründe maddi anlamda herhangi bir defo bulunmamaktadır.

Hukuki ayıp konusuna örnek verecek olursak,

  • yapı kullanma izni olmayan bir konutun kiraya verilmesi veya satılması,
  • bazı motor hacimlerinin trafikte bulunmasına izin verilmediği halde, motor yapımcısı tarafından, daha düşük hacimli olacak şekilde sipariş edilen motorun, bu hacmi geçecek şekilde üretilmesi,
  • kaçak veya kopyalanmış telefonun satışa sunulması, kullanımı yasak olan ilaç ya da kimyasal maddenin kullanımının serbest olduğu belirtilerek satılması,
  • başkasına ait bir markayı haksız yere kullanarak piyasaya sürülerek satışının yapılması hukuki ayıba örnek gösterilebilir.

Ekonomik Ayıp Nedir?

Ekonomik ayıp ise, tüketicinin satın aldığı üründen objektif olarak beklenen malın verimi, kar getirisi veya vergiden muaf olması gibi ekonomik özelliklerinin eksik olmasında dolayı kaynaklanan ayıplar olarak tanımlanabilir.

Ekonomik ayıpta, tüketicinin üründen beklediği verimi sağlayamaması olarak anlaşılmaktadır.

Ekonomik ayıp değerlendirilmesi yapılırken satılan malın özellik ve niteliklerine göre getirmesi gereken verim ve geliri getirmemesi durumunun emsallerine göre araştırılarak belirlenmesi gerekmektedir.

Yargıtay’ın ekonomik ayıp konusunda ki çeşitli kararları ile birlikte ele aldığımızda,

  • kullanılmış bir aracın daha çok kilometre yaptığı halde daha az kilometre yaptığının gösterilmesi ya da kazalı olduğu halde kazasız olarak belirtilmesi veya az elektrik tüketmesi istenilerek yaptırılan bir makinanın ya da aracın sonrasında söylenenden daha fazla elektrik tüketmesi,
  • belediyeye ait olan yeşil alanı sitenin yeşil alan ve sosyal donatısı olarak tanıtma ancak daha sonra belediye tarafından alınması;
  • teslim edilen römorkun Karayolları Trafik Yönetmeliğindeki ölçülere uygun olmaması nedeniyle vize alamaması birer ekonomik ayıp olarak nitelendirilebilir.

Ayıplı Maldan Sorumluluk

Satıcı, malı, satış sözleşmesine uygun şekilde tüketiciye teslim etmelidir.

Malın ayıplı olması halinde sorumluluk satıcıya aittir.

ayipli mal nedeniyle ugranilan zarar

ayıplı ürün iadesi, ayıplı mal aldığımızda neler yapmalıyız?

Ayıplı Malın Varlığı Halinde İspat Yükü

Teslim tarihinden itibaren altı ay içerisinde çıkan ayıplar bakımından, ayıbın malın teslim tarihinde var olduğu kabul edilmektedir. Buna ayıp karinesi denilmektedir. Malın bu durumda ayıplı olmadığını ispatlama satıcıya aittir.

Tüketicinin sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hallerde, tüketici, ayıptan dolayı satıcının sorumluluğuna gidemez.

Ticaret bakanlığı tarafından yapılan bilgilendirme de ispat yükü bakımından yol göstericidir.

Ayıplı Mal Halinde Tüketicinin Seçimlik Hakları Nelerdir? 

tuketicinin secimlik haklari

ayıplı mal iade süresi, ayıplı mal ihbar süresi, ayıplı araç davası ne kadar sürer, 6502 sayılı kanunda yer alan diğer talepler

Mal veya hizmetlerde ayıplı olması halinde tüketicinin sahip olduğu haklar Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u ve Türk Borçlar Kanun’unda ayrı olarak düzenlenmiştir.

Satın alınan malın ayıplı çıkması durumunda tüketiciye tanınan dört tane seçimlik hak mevcut olup bu haklar;

  • satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
  • satış bedelinden indirim isteme,
  • satılanın ücretsiz onarımını isteme ve ayıpsız misli ile değiştirilmesidir.

6502 sayılı TKHK. m. 11 f.1 ‘de tüketiciye sunulan söz konusu bu seçimlik haklar düzenlenmiştir, TBK. m. 227’de de TKHK. ’ye paralel bir düzenlemeye yer verilmiştir.

Ayıplı Mal Zamanaşımı Süresi

Kanunlarda ya da taraflar arasında daha uzun bir süre belirlenmemişse, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde ayıptan doğan hakkın kullanılması gerekmektedir.

Konut veya tatil amaçlı olan taşınmazlar bakımından ise bu süre 5 yıldır.

Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresi uygulanmamaktadır.

Hukuki uyuşmazlıklarda hak kaybı yaşanmaması adına avukatla çalışmak çok önemlidir.

Ayıplı Mal Dilekçe Örneği (Ayıplı Mal Dava Dilekçesi)

… TÜKETİCİ MAHKEMESİNE

Davacı :

Adres :

Vekili: Av. Ömer Can Alkan – Av. Egem Yıldız

İletişim Bilgileri : 

Davalı :

Adres :

Konu: Aracın onarımı nedeniyle meydana gelen zararların tahsiline ilişkin davamızdır.

Açıklamalarımız :

1. Davacı müvekkil ve uyuşmazlığa konu arabanın satıcısı davalı arasında 24.07.2023 tarihinde, Kadıköy 28. Noterliğinde, yevmiye numarasıyla, araç satış sözleşmesi kurulmuştur. 

İlgili sözleşmeye konu olan araç, noterde sözleşmenin kurulmasından yarım saat geçmeden ciddi bir arıza yaşamış olup sözleşmeye konu aracın motoru hararet yapmıştır.

2. Ayıbın giderilmesi için aynı gün, davalı ile hem WhatsApp üzerinden yazılı hem de numaralı iletişim hattıyla sözlü olarak iletişime geçilmiştir. 

TBK ve TKHK’ye uygun olarak, davacı müvekkil ayıba karşı bildirim yükümlülüğünü yerine getirmiş olup söz konusu ayıbının giderilmesini talep etmiştir.

Ancak, davalı ile hem bildirimden sonra hem de TKHK m.73/A gereği zorunlu arabuluculuk aşamasında ayıbın giderilmesine yönelik anlaşma sağlanamamıştır.

Bu sebeple işbu davanın açılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

3. TBK m. 219, “Satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olur.” hükmünü haizdir.

İlgili madde uyarınca, ilk olarak satım konusu malda satıcının vaat ettiği niteliklerin eksikliği, ikinci olarak da satım konusu malda bulunması gereken lüzumlu niteliklerin yokluğu karşımıza ayıp olarak çıkmaktadır.

TBK’da olduğu gibi TKHK m.8/1’ de “Ayıplı mal, tüketiciye teslim anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır” tanımına yer verilmiştir. Kanun maddesinde geçen “satıcı tarafından bildirilen” tabirinden de anlaşılacağı üzere satıcının belirttiği her türlü niteliklerin satım konusu malda bulunmaması ayıp teşkil etmektedir.

“Tanıtıcı broşürlerde ve katalogda aracın yakıt tüketiminin yanlış verilmesi halinde zikredilen vasıflarda ayıp olduğuna karar verilmiştir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2003/13-622 E., 2003/622 K. ve 05.11.2003 T. sayıılı kararı)

Başka bir deyişle, satıcı tarafından bildirilen niteliklerin satılan malda bulunmaması durumunda satıcı sorumlu olacaktır.

Satıcının vaat ettiği nitelikler söz konusu malda bulunmazsa, sözleşme geçerli olsa da mal ayıplıdır.

4. Davalı, uyuşmazlığa konu aracı, başlığı ile satışa sunmuştur. Satış ilanında da aracın motorunun sıfır olduğuna ilişkin bilgi vererek vaatte bulunmuştur. 

Ancak, noterde satış işleminin gerçekleşmesinden yarım saat sonra aracının motorunun hararet yapması, satıcının vaat ettiğinin aksine motorunun sıfır olmadığını göstermektedir.

Bununla birlikte, aracın motoruyla ilgili yapılan incelemelerde de araç motorunun sıfır olmadığı ortaya çıkmıştır.

TKHK m. 10’a göre de “Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir.” Başka bir deyişle, ayıp karinesi gereği, teslim tarihinden itibaren altı ay içerisinde ortaya çıkan ayıplarda, ayıbın malın teslim tarihinde olduğu kabul edilmektedir ve malın ayıplı olmadığını ispatlama satıcıya aittir.

5. Somut uyuşmazlıkla benzer şekilde;

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 3. Hukuk Dairesi, 2019/926 E., 2020/659 K. ve 04.06.2020 T. sayılı kararında, aracın satın alınmasından çok kısa bir süre sonra ortaya çıkan motor arızalarını gizli ayıp olarak değerlendirmiştir ve ayıplı aracın onarımı için masrafı davalıya yükletmiştir.

  • “…Aracın satın alınmasından çok kısa bir süre sonra ortaya çıkan motor arızasının kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, araçtaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edildiğine göre, davacı ayıplı aracın onarımı için ödediği bedeli davalı satıcıdan isteyebilir…”

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2015/20944 E., 2016/15777 K. ve 30.06.2016 T.sayılı kararında ikinci el araç satışlarında aracın ayıplarında tamir masrafına kadar satıcının sorumlu olduğu tespitinde bulunmuştur.

  • “….Davacı, davalılardan …e ait olan 2000 … aracı, galerici davalı …’un sahibinden.com sitesinde yayımlanan satılık ilanında “aracın tüm bakımları yapılmıştır” açıklamasına ve davalı ekspertiz uzmanı ve şirket sahibi..n verdiği ekspertiz raporuna itimat ederek 15.09.2013 tarihinde araç alım-satım sözleşmesi ile galerici davalı … ve davalı … vekilinden satın aldığını, sonrasında 17.09.2013 tarihinde noterde davalı …’den devraldığını, ne var ki dört gün sonra 21.09.2013 tarihinde seyir halinde iken aracın motor arızasından dolayı yol ortasında kaldığını ve bir daha çalışmadığını, alınan aracın gizli ayıplı ve verilen hizmetin ayıplı olduğunu ileri sürerek ayıplı malın ücreti (davacının araç bedeli iadesi ve satış masrafı talebi) 27.518,91 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir…Tüm dosya kapsamına göre, dava konusu aracın motor arızası nedeniyle davacı tarafından arızanın ortaya çıktığı ve davanın açıldığı tarih itibarıyla kullanılmasının mümkün olmadığı ve aracın motor aksamının bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı tarafından yapılan masraf üzerine yetkili servis tarafından açtırıldığı belge ile sabittir. Hal böyle olunca davacı tarafından yapılan ve belgesi sunulan bu masrafın da (1.917,50 TL) davacıya iadesi ile aracın dava tarihi itibarıyla kullanılamaz durumda olduğu nazara alınarak araç bedelinin iadesinde dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir….” Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/3139 E., 2014/29350 K. ve 29.9.2014 T. sayılı kararında satım sözleşmesine konu malın ayıplı olması halinde tüketicinin onarım isteme hakkının mevcut olduğu tespitinde bulunmuştur. “…Tüketici işlemi niteliğindeki satım sözleşmesine konu edilen malın ayıplı olması hâlinde, tüketici TKHK’nın 11. maddesinde gösterilen dört seçimlik haktan birini kullanabilir. Bunlar; malı iadeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep etmek, yenisi ile değişimi talep etmek, bedelde indirim talep etmek ve ücretsiz onarım isteme hakkıdır. Tüketici bu seçimlik haklarını kural olarak bir sınırlamaya tabi olmadan dilediği gibi kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. TKHK’nın 11/2.maddesinde yapılan düzenlemede kural olarak tüketicinin dört seçimlik hakkından öncelikle satıcı sorumlu olmakla birlikte, buna karşılık, “ücretsiz onarım” ve “malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi” taleplerinden dolayı satıcı ile birlikte üretici veya ithalatçı da müteselsilen sorumludur. Kanun’un 30/4. maddesi uyarınca ise tüketicinin satın aldığı mal nedeniyle bağlı kredi kullanılması durumunda kredi veren kuruluş tüketiciye karşı sorumlu olur…”

6. Sözleşmeye konu ayıplı araca ilişkin, müvekkilin yapmış olduğu masraf kalemleri 80.000 TL’dir. Tüm onarım masrafları delil dilekçemizde mahkemenize sunulacaktır.

Deliller: Sözleşmeye konu aracın arızası sonrasında İstanbul’dan Ankara’ya taşınmasına ilişkin faturalar, sözleşmeye konu aracın arızası sonrası yapılan onarım masraflarına ilişkin faturalar, 24.07.2023 tarihli araç satış sözleşmesi, ayıp bildiriminin davalıya yapıldığına ilişkin belgeler, satış ilanı ve satıcının aracın motorunun sıfır olduğuna ilişkin vaatlerini içerir belgeler, tanık, bilirkişi incelemesi, yemin, her türlü delil.

Hukuki sebepler : 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun m. 8 (ayıplı mal), m.9 (ayıplı maldan sorumluluk), m.10 (ispat yükü), m.11 (tüketicini seçimlik hakları); 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 219 (ayıptan sorumluluk) ve ilgili mevzuat.

Sonuç ve talep : Yukarıda açıklanan ve re’sen dikkate alınacak olan sebeplerle; 1) Davanın kabulüne, 2) 80.000 TL değerindeki onarım bedeline ilişkin talebimizin kabulüne, 3) Taleplerimize dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, 4) Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ederim.

Saygılarımla,

Davacı vekili Av. Ömer Can Alkan (e-imzalıdır)

EK: 1.24.07.2023 tarihli, Kadıköy 28. Noterliğinde hazırlanan, yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi, Ayıba ilişkin davalıya yapılan bildirimler, Arabuluculuk son tutanak, Araç satış ilanı, Vekaletname

yargitay kararlari 1

parası ödenen mobilyanın teslim edilmemesi

Ayıplı Mal Mahkeme (Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi) Kararları

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 2014/3139 E., 2014/29350 K. ve 29.9.2014 T. Sayılı Kararı

  • “Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalılardan O.. marka 2010 m..binek aracı satın aldığını, satış tarihi itibarı ile aracın değerinin 53.000,00 TL olduğunu, aracı iki yıl kullandıktan sonra satmak istediğini iki defa pazarlık yaptığı halde her ikisindede pazarlık yaptığı kişilerin aracı götürdüğünü ancak bir süre sonra aracı geri getirerek aracın darbeli olduğunu bundan dolayı almayacaklarını belirtiklerini bu nedenle aracını satamadığını bunun üzerine aracı servise götürdüğünü, serviste aracın boyasının orijinal olmadığını, şoför kapısının orijinal diğer yerlerdeki boyaların olması gerekenden kalın yada ince olduğunu öğrendiğini, hatanın fabrika çıkışlı bir hata olduğunun belirtildiğini ileri sürerek ayıplı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini veya sözleşmeden dönerek satım bedeli olan 530.00 TL nin satım tarihinden itibaren hesaplanacak mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece,dava konusu araçtaki ayıbın, aracın kullanımına engel olmadığı, görünümü bozmadığı, araç bedeli (53.000,00 TL) ile ayıp nedeniyle doğan değer kaybı (3.000,00 TL) arasında çok fark olduğu nazara alındığında, davacının araç misli ile değiştirilmek veya bedelinin iadesine ilişkin talepleri hakkaniyet gereği yerinde görülmemiş, çoğun içinde azda vardır kuralı gereği davacının talebinin bedel indirimini de kapsadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile 3,000.00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş;hüküm,davacı ve davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalı Yapı Kredi Bankasınıntemyiz itirazlarının İncelenmesinde; 4077 Sayılı Yasanın 10/5 maddesi uyarınca, kredi veren kuruluşun verdiği kredinin bağlı kredi sayılabilmesi için, kredi verenin tüketici kredisini belirli marka, bir mal veya hizmet satın alması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi gerekir. Bu koşullan taşımayan tüketici kredisinin bağlı kredi olarak kabulü olanaksızdır. Davacının araç satın almada kullanmak üzere davalı bankadan kredi kullandığı sabittir. Davacı ile davalı arasında yapılan kredi sözleşmesinde satın almacak malın herhangi bir özelliği belirtilmediği gibi, satıcı ismi de belirtilmemiştir. Öyle olunca bankanın davacıya kullandırdığı kredinin bağlı kredi niteliğinde Sayfa 1/2 olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek davalı yapı Kredi Bankası hakkmdaki davanın reddi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: 1 nolu bentte yazılı nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bent gereğince temyiz olunan hükmün davalı Yapı Kredi Bankası yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 29.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi., 2015/20944 E., 2016/15777 K. ve 30.6.2016 T. Sayılı Kararı

  • “MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı ile davalılar …, … avukatınca duruşmasız, davalı-… avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı … vekili avukat … ile davacı vekili avukat …’nın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalılardan …e ait olan 2000 … aracı, galerici davalı …’un sahibinden.com sitesinde yayımlanan satılık ilanında “aracın tüm bakımları yapılmıştır” açıklamasına ve davalı ekspertiz uzmanı ve şirket sahibi..n verdiği ekspertiz raporuna itimat ederek 15.09.2013 tarihinde araç alım-satım sözleşmesi ile galerici davalı … ve davalı … vekilinden satın aldığını, sonrasında 17.09.2013 tarihinde noterde davalı …’den devraldığını, ne var ki dört gün sonra 21.09.2013 tarihinde seyir halinde iken aracın motor arızasından dolayı yol ortasında kaldığını ve bir daha çalışmadığını, alınan aracın gizli ayıplı ve verilen hizmetin ayıplı olduğunu ileri sürerek ayıplı malın ücreti (davacının araç bedeli iadesi ve satış masrafı talebi) 27.518,91 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile araç bedelinin aracın davalı …’a teslim tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine ve davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, gizli ayıp hukuki nedenine dayalı ayıplı malın iadesi ve bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre, dava konusu aracın motor arızası nedeniyle davacı tarafından arızanın ortaya çıktığı ve davanın açıldığı tarih itibarıyla kullanılmasının mümkün olmadığı ve aracın motor aksamının bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı tarafından yapılan masraf üzerine yetkili servis tarafından açtırıldığı belge ile sabittir. Sayfa 1/2 Hal böyle olunca davacı tarafından yapılan ve belgesi sunulan bu masrafın da (1.917,50 TL) davacıya iadesi ile aracın dava tarihi itibarıyla kullanılamaz durumda olduğu nazara alınarak araç bedelinin iadesinde dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalıların tüm davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yazılı 1.879,54 TL. harcın davalılar … ile …’den 1.427,24 TL harcın davalı-…’ten alınmasına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 3. Hukuk Dairesi, 2019/926 E.,  2020/659 K. ve 4.6.2020 T. Sayılı Kararı

  • “T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A K A R A R İNCELENEN KARARIN DAVACI:K1 VEKİLİ:Av. K2 DAVALI:F1 Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş. VEKİLİ:Av. K3 DAVA :Ayıplı Mal – Alacak İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN : F1 Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş. Mahkemece yapılan yargılama sonucundaverilen karara karşı, süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI : Davacı vekili 22/11/2017 tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilinin, davalıdan 28/8/2017 tarihinde 32.500-TL bedelle N1 plakalı, 2011 model X1 model araç satın aldığını, davalı tarafından müvekkiline satış öncesinde araçta herhangi bir motor arızası olduğuna dair bilgi verilmediğini, aracı satın alan müvekkilinin iki gün sonra 30/08/2017 günü Bursa’ya gitmek üzere yola çıktığında çevredeki sürücülerin aracın duman attığını söylediğini, müvekkilinin aracı Bursa’da servise götürdüğünü, araçta motor hasarı olduğundan aracın onarımını yaptırmak için 7.800-TL ödemek zorunda kaldığını, bu bedelin ödenmesi amacıyla davalıya Ankara 63. Noterliği’nin 02/11/2017 tarihli ihtarnamesiningönderildiğini, ancak bir sonuç alınamadığını belirterek 7.800-TL onarım ve 162,70-TL noter ihtar masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesiyle;davacının takasta bulunan dava konusu aracı ikinci el olarak satın aldığını, takastan alınan araçlar ikinci elde satışa sunulmadan önce araçlar üzerinde her türlü teknik incelemenin yapıldığını, davacıya ikinci el olarak satılan araçtaki tüm parçaların kullanım, hava ve yol koşullarına göre belirli bir ömrü olduğunu, ikinci el araçlarda geçmişteki kullanım bilinmediğinden bu tip risklerin olmasının doğal olduğunu, müvekkilinin araçtaki sorunu bilmediğini, davacının aracı mevcut haliyle görüp beğenerek satın aldığını, araçtaki sorunların uzun yolda kullanıma bağlı olarak meydana gelebileceğini, satım anında bu arızanın araçta bulunduğunu davacının ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; davaya konu araçta gizli ayıp bulunduğunun tespit edildiği, aracın gizli ayıplı olduğu ve bu arızanın davacı tüketicinin kullanımı esnasında ortaya çıktığı, hasarın meydana gelmesinde davacının bir kusurunun bulunmadığı, davacının yalnızca motor onarım bedelini isteyebileceği gerekçesiyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile onarım bedeli olan 5.544,99-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının aracı ikinci el olarak satın aldığını, ikinci el olarak satın alınan araçlarda parça ömürlerinin sonlanabileceğini ve bunun ayıp olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, ayıp ihbarının süresi içinde yapılmadığını, araçta meydana gelen arızanın gizli ayıp olduğuna hükmedildiğini, gizli ayıplar yönünden alıcıya hemen ihbar mükellefiyeti yüklendiğini, ayıp ihbarı yapıldığının davalı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının aracı 28/08/2017 tarihinde satın aldığını, aracı satın aldıktan 2 gün sonra araçta motor arızası meydana geldiğini, davacının ayıp ihbarı ve zararın ödenmesi için Ankara 63. Noterliği’nin 02/11/2017 tarihli ihtarnamesi ile olay tarihinden 2 ay sonra ayıp ihbarında bulunduğunu, bunu derhal ihbar olarak değerlendirmenin mümkün olmadığını, çevredeki insanların uyaracağı kadar bir sorunla karşılaşan davacının Bursa’ya kadar aracında meydana gelen soruna rağmen arıcı sürmeye devam ettiğini, bunun araçtaki zararı artırdığını, olayda davacının kusuru bulunduğunu, bu hususun değerlendirilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine veya miktarda indirim yapılmasına karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE : Davacı tüketici, davalı satıcı şirkete karşı açtığı dava ile davalının takastan elinde buldurduğu X1 marka ve tipli, N1 plakalı, 2011 model aracı dava dışı K4 ile aralarında yaptıkları 28/08/2017 tarihli Araç Satış Sözleşmesi ile ikinci el olarak 31.800-TL’ye satın aldığını, satış bedelini davalıya ödediğini, araçta motor arızasının meydana geldiğini belirterek aracın onarımı nedeniyle meydana gelen zararının davalıdan tahsilini istemiştir. Dava konusu otomobilin davalı şirketin elinde bulunan takas araçlardan olduğu, aracın davalı şirket tarafından ikinci el olarak davacı tüketiciye satıldığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasında düzenlenen araç satış sözleşmesi tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK)ayıplı mal başlıklı 8. maddesinde “(1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. (2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir” düzenlemesi mevcuttur. TKHK’nın ayıplı maldan sorumluluk başlıklı 9. maddesinde “Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.”. TKHK’nın ispat yükü başlıklı 10. maddesinde; “(1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. (2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.” düzenlemesi vardır. TKHK’nın tüketicinin seçimlik hakları başlıklı 11. maddesinde “(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici, a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. (2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği taktirde sorumlu tutulmaz”düzenlemesi ile TKHK’nın zamanaşımı başlıklı 12. maddesinde”(2) Bu Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz. (3) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.”düzenlemesi yapılmıştır. TKHK’nın garanti belgesi başlıklı 56/2-3. maddesinde ise “(2) Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlamak üzere asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir. 3) Tüketici bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından onarım hakkını kullanmışsa, malın garanti süresi içinde tekrar arızalanması veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hâllerinde 11 inci maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı tüketicinin talebini reddedemez. Bu talebin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur” hükmü ile 13/06/2014 tarihli Garanti Belgesi Yönetmeliği’nin 9. maddesinde tüketicinin diğer hakları düzenlenmiştir. Dava ise 02/03/2017 tarihinde bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmıştır. Yukarıda yer alan yasal düzenlemeler kapsamında; tüketicinin malın ayıplı olduğu iddiası ile seçimlik haklarından faydalanabilmesi için ayıbı belirli bir süre içinde ihbar etmesi yükümlülüğünün bulunduğu ve bunun bir süreye tabi olduğundan söz edilemez (TKHK md. 10 gerekçesi). Bu nedenlerle davacı tüketici ikinci el satışlarda bir yıllık zamanaşımı süresi içinde TMK’nın 2/2. maddesi çerçevesinde hakkın kötüye kullanıldığı itirazına konu olmayacak şekilde ve ayıbı tespit ettiği sürece seçimlik haklarını kullanabileceğinden, davalı satıcı şirketin ayıp ihbarının Ankara 63. Noterliği’nin 02/11/2017 tarihli ihtarname ile olayın meydana geldiği tarihten 2 ay sonra (süresi geçtikten sonra) yapıldığına ilişkin talebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece hükme esas alınan ve dava konusu araç üzerinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen, tarafların durumuna, hüküm kurmaya elverişli ve yeterli görülen uzman bilirkişi raporunda; “ikinci el olarak 28/08/2017 tarihinde satın alınan dava konusu araçta kısa bir süre sonra motor arızası meydana geldiği, davacının dava dışı F2 Otomotiv’e duman atma şikayeti ile başvurduğu, burada yapılan onarım işlemleri sonucunda aracın motorunun silindir kompresyon değerlerinin düşük olduğunun tespit edildiği ve motora komple revizyon (rektefiye) işlemi yapıldığı, aracın yaşı ve 143.037 km değeri göz önüne alındığında araçta bu tip bir sorunun ortaya çıkabileceği, ancak aracın satın alınmasından üç gün sonra arızanın ortaya çıkmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, araçtaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, davacının aracın onarımını sağladığı, onarım bedeli olarak 7.800-TL ödediği, bu bedelin 2.255,01-TL kısmının motor arızası nedeniyle değil, periyodik ve genel bakımlarla ilgili olduğu, bu bedelin davacıya iade edilmesinin gerekmediği, onarım bedelinin 5.544,99-TL kısmının davaya konu motor arızasıyla ilgili olduğu”bildirilmiştir. Dava konusu araçta servis kayıtlarına konu olan ve bilirkişi raporunda nitelikleri belirtilen motor arızası davacının onarım hakkını kullanması ile giderilmiş ve davacının onarım hakkını kullanmasından sonra, halen araçta mevcut bir arıza bulunmadığı yargılama sırasında tespit edilmiştir. Aracın satın alınmasından çok kısa bir süre sonra ortaya çıkan motor arızasının kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, araçtaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edildiğine göre, davacı ayıplı aracın onarımı için ödediği bedeli davalı satıcıdan isteyebilir. Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece; davacının onarım hakkını kullanması üzerine araçtaki sorunların onarım yapılarak giderilmesi nedeniyle meydana gelen onarım bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dava dosyası kapsamı, mevcut kanıt durumu ve HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme ile yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi ve ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf talebininESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince 284,08-TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı tarafından yapılan 4,50-TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Dairemizce verilen kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 04/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Sık Sorulan Sorular

›  Ayıplı Mal Nedir?

Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Dolayısıyla satıcı, sözleşmeye konu malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür.

›  Ayıplı Mal Aldığımızda Neler Yapmalıyız?

Tüketicinin ayıplı mal kapsamında; Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme olmak üzere dört seçimlik hakkı bulunmaktadır.Satıcı, tüketicinin tercih ettiği talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Dolayısıyla bu seçimlik hakların yerine getirilmesinde satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Ancak, üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değişimi satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirmesi hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir.

› Ayıp Oranında Bedel İndirimi Nedir?

Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden indirim yapılan tutar derhâl tüketiciye iade edilir. Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin seçildiği hâllerde, hizmetin niteliği ve tüketicinin bu hizmetten yararlanma amacı dikkate alındığında, makul sayılabilecek bir süre içinde ve tüketici için ciddi sorunlar doğurmayacak şekilde bu talep sağlayıcı tarafından yerine getirilir. Her hâlükârda bu süre talebin sağlayıcıya yöneltilmesinden itibaren otuz iş gününü geçemez. Aksi takdirde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.

Hakaret suçu ve cezası isimli yazımıza https://alkanyildiz.av.tr/hakaret-sucu-ve-cezasi-tck-125/ linkinden erişebilirsiniz.

 

5/5 - (3 oy kullanıldı.)

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir