Hakaret Suçu ve Cezası (TCK Madde 125-131)

hakaret sucu ve cezasi

Genel Olarak

Hakaret suçu ve cezası, Ceza Hukuku’na ilişkin bir konu olup, günümüzde hakaret suçu sık işlenen suçlar arasında yer almaktadır.

Hakaret, Arapça kökenli bir kelimedir ve hakirlik, hor görme, incitme, küçük düşürme anlamlarına gelmektedir.

Türkçe sözlüklerde “onur kırma, onura dokunma; küçültücü söz veya davranış” anlamına geldiği ifade edilmektedir.

Hakaret sözcüğünün, “aşağı görülen, değersiz, hor” anlamını karşılayan “hakir” sözcüğünden türetildiği ifade edilmektedir.

Hukukumuzda hakaret suçunun kişilerin onur ve saygınlığı korumak amacıyla suç olarak tanımlandığı görülmektedir.

Hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Ankara Avukat‘ın görüşünün alınması önemlidir.

İçerik gizle

TCK’da Hakaret Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 125 ila 131. maddeleri arasında hakaret suçuna ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

TCK m. 125 hakaret başlığını taşımakta olup;

“(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.”  hükmünü haizdir.

TCK m. 125/1 hükmünde hakaret suçunun temel şekli tanımlanmıştır.

TCK m. 125/3 ve 125/4 hükümlerinde hakaret suçunun ağırlaştırılmış yaptırım içeren nitelikli hallerine yer verilmiştir.

Hakaret Suçu İle Korunan Hukuki Değer

TCK’nın 125. maddesine ilişkin gerekçede, hakaret eylemlerinin suç olarak tanımlanması ile korunmak istenen hukuki değerin, şahısların onur, şeref ve namusu, toplum nazarında sahip olduğu değer, toplumda yer alan kişiler açısından mevcut saygınlığı olduğu ifade edilmiştir.

Bu bağlamda hakaret suçunda korunan hukuki değerin, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olduğunu söyleyebiliriz.

Hakaret suçunun varlığı için davranışın kişiyi rencide etmesi gerekir.

Başka bir söylemle, hakaret suçundan bahsedebilmek için küçük düşürücü davranışın hakaret kastıyla kişiye yönelik olarak icra edilmesi gerekmektedir. Buradan hareketle, hakaret suçu ile ihlâl edilen hak veya menfaat, kişilerin şeref, onur ve sosyal saygınlığı olduğu ifade edilebilir.

Hakaret oluşturan davranışların yaptırıma tabi tutulması ile korunan hukuki değer şahısların onur, şeref ve saygınlığıdır.

Bu yüzden hakaret suçunun oluşması için suçun tüm unsurları ile ortaya çıkması gerekir.

Hakaret suçunun tehlike suçu olduğu konusunda görüş birliği bulunmakla birlikte, bunun soyut tehlike suçu mu, yoksa somut tehlike suçu mu olduğu konusunda bir görüş birliği yoktur.

Hakaret suçunda, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte bir isnat veya değer yargısının açıklanması ile birlikte suç da gerçekleşmiş olacağı ve mağdurun gerçekten onur, şeref ve saygınlığı rencide edilmiş olması aranmayacağı için, burada bir soyut tehlike suçunun bulunduğu söylenebilir.

Buradan hakaret suçunun oluşup oluşmadığı hususu suçun yasal tanımındaki unsurları ile değerlendirilmesi gerekir.

Hakaret Suçunda Fail

TCK m. 125 hükmüne göre; hakaret suçunda fail, hakaret oluşturan davranışı gerçekleştiren kişidir.

Bu anlamda hakaret suçunun faili, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını küçük düşürecek şekilde somut bir fiil veya olgu izafe eden veya sövmek şeklindeki davranışlarla bir kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunan kişi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Burada fail, suçu işleyen kişidir, yani suçu gerçekleştiren, davranışlarıyla suç yolunda ilerleyen bir kimsedir. Suçu işleyen bir kişinin olmaması halinde suçun da olmadığı söylenebilir.

Hakaret suçunda fail ancak gerçek bir kişi olabilir. Hakaret suçunda herkesin fail olabilmesi mümkündür. Failin kadın, erkek veya çocuk olması suçun varlığı açısından önem arz etmez.

Ayrıca failin kamu görevlisi olup olmamasının 765 sayılı TCK’nın aksine herhangi bir önem arz etmemektedir.

Basın yoluyla hakaret suçunda ise 5187 sayılı Basın Kanunu m.11 uyarınca, eser sahibi sorumlu olmaktadır. Ne var ki, süreli yayınlarda eser sahibinin belli olmaması veya yayım sırasında ceza ehliyetine sahip bulunmaması ya da yurt dışında bulunması nedeniyle Türkiye’de yargılanamaması veya verilecek cezanın eser sahibinin diğer bir suçtan dolayı kesin hükümle mahkum olduğu cezaya etki etmemesi hallerinde, sorumlu müdür ve yayın yönetmeni, genel yayın yönetmeni, editör, basın danışmanı gibi sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili sorumlu olur.

Hakaret Suçunda Mağdur

Mağdur, suçtan etkilenen öznedir. Mağdurun, ceza hukuku hükümleri ile korunduğu söylenebilir, Mağdur, suçta korunan hukuki varlık veya yararın sahibidir. Bu nedenle işlenen suç nedeniyle mağdur suçtan zarar görmektedir.

Bir anlamda mağdur, suçun konusu olan kişi olarak karşımıza çıkabilir.

Özetle; mağduru suçun kurbanı olan kişi olarak tanımlayabiliriz.

TCK m.125/1 hükmünde: “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi,..” şeklinde tanımlanan hakaret suçunda mağdur öznesi “bir kimse” şeklinde ifade edilmiştir.

Yasal düzenlemede mağdur açısından özellikli herhangi bir durum belirtmediğinden hakaret suçunda mağdur konumunda herkes bulunabilir.

Hakaret suçunda mağdurun belirlenmiş olması gerekir. Burada mağdur bakımından mühim olan isnadın belirli veya belirlenebilir bir kişiye yönelmiş olması halidir.

Mağdurun bir veya birden çok şahıs olması mümkündür. Bu nedenle hakaret suçunun da bu kişi veya kişilere yönelik olarak işlenmesi gerekir. Yani hakaret suçunda mağdur, belirli veya en azından belirlenebilir bir özne olmalıdır.

Örneğin, hiç kimseye isnat edilmeyen hakaret niteliğinde bir eylemin varlığı halinde hakaret suçu ortaya çıkmayacaktır. Mağdurun ismi açıkça belirtilmeden veya isnadın üstü kapalı olarak yapılması hallerinde, hakaret suçunun mağdurun kişiliğine yönelik olarak gerçekleştirildiği hususunda tereddüt oluşturmayacak bir tespitin bulunması önemlidir.

Hakaret suçunun yöneldiği kişi bu anlamda belirlenebiliyorsa, hem o öznenin isminin belirtilmiş olduğu hem de hakaretin açıklanmış sayılacağı kabul edilmelidir (TCK m. 126).

TCK m. 126: “(1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.”

Yasal düzenlemeye göre, hakaretin açıklanması için mağdurun adının açıkça belirtilmiş olması şart değildir. Şayet hakaretin mağdurun şahsına yönelik olduğu hususunda herhangi bir şüphe yoksa hakaret suçunun varlığı söz konusu olacaktır.

Kişi toplulukları da belirli koşullar altında hakaret suçunun mağduru olabileceklerdir. Bu durumda suç, topluluğu oluşturan herkese karşı işlenmiş sayılır ve her biri tek başına suçun kovuşturulmasını isteyebilir. Kişi topluluklarını tahkir ile birden fazla kişiye hakareti birbirine karıştırmamak gerekir.

Birden fazla kişinin aynı anda ve aynı sözle tahkir edilmiş olması (örneğin, kavga edilen gruptaki üç kişiye birden “aşağılık herifler” denilmesi) içtima konusunu ilgilendirir. Bu durumda, bir arada bulunan herkes suçun mağduru durumundadır ve mağdur sayısında suçun oluştuğu kabul edilir.

Oysa, kişi topluluklarını tahkir (kolektif hakaret) durumunda mağdur bizzat topluluk olup, topluluğa karşı tek bir hakaret suçu oluşturur.

Hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Avukatın görüşünün alınması önemlidir.

hakaret sucu ve cezasi

hakaret suçu cezası, hakaret suçu tck

Kamu Görevlisine Hakaret Suçu

Hakaret suçu, herkese yönelik olarak işlenmesi mümkündür. Hakaret suçu bakımından mağdurun sıfatı herhangi bir öneme sahip değildir.

Bununla birlikte, TCK m. 125/3-a hükmünde, hakaret suçunun kamu görevlisine karşı işlenmesi, yani kamu görevlisinin suçun mağduru olması durumunda daha ağır bir ceza verilmesi hali öngörülmektedir.

Hakaret suçunun bu şekildeki halinde fail hakkında cezanın alt sınırı bir yıldır; yani fail hakkındaki temel ceza bir yıl olarak belirlenecektir.

TCK m. 6/1-c hükmünde, kamu alanında gerçekleştirilen çalışmalarda atanma yoluyla veya seçilerek veya herhangi bir şekilde devamlı, dönemli veya süreksiz olarak yer alan özneler ‘kamu görevlisi’ kavramı ile ifade edilmiştir.

TCK’nın 125/3-a maddesindeki ağırlaştırıcı nedenin uygulanması açısından şu koşullar aranmaktadır:

  1. Fail, mağdurun hakaret suçunu işlediği kişinin “kamu görevlisi” olduğunu bilmelidir.
  2. Hakaret suçunu oluşturan davranışın gerçekleştiği esnada mağdurun kamu görevlisi sıfatını taşıması ve görevli olması gerekir.
  3. Hakaret suçu oluşturan davranışın mağdurun kamu görevlisi olması ve bu görevi nedeniyle gerçekleştirilmesi gerekir.

Örneğin; gerçekten polis olan birinin bir kişiyi telefonla arayıp kendisini polis olarak tanıtması ve görevle ilgili bir hususu bildirmesi sırasında kendisini arayan kişinin dolandırıcı olduğunu düşünerek arayan kişinin gerçekten polis olduğunu bilmeden hakaret niteliğinde sözler söylemesi durumunda, TCK m. 30/1 hükmünde belirtilen suçun maddi unsurlarındaki hata hali söz konusu olacaktır.

Kamu görevlisine görevi nedeniyle gerçekleştirilen hakaret suçunun şikâyete tabi olmamasına karşılık, genel hakaret suçu kapsamındaki eylemler şikâyetin varlığına bağlı kılınmıştır.

Kamu görevlisine hakaret suçu görev gereği soruşturulur; ayrıca şikâyetin varlığı soruşturma yapılması açısından aranmaz. Bundan başka, kamu görevlisine hakaret suçunun uzlaşma kapsamında kalan suçlar arasında da yer almadığını ifade etmeliyiz (TCK m. 131/1).

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Olay gecesi sanığın alkollü bir şekilde kavga olayına karıştığının emniyete bildirilmesi üzerine şikayetçilerin bulunduğu ekibin olay yerine intikal ettiği, şikayetçilerin sanığı ekip otosuna bindirmek istemeleri üzerine sanığın şikayetçilere beni burdan kimse alamaz, s….. gidin ibneler diyerek hakaret ettiği, ekip aracına bindirildiğinde ise aracın kafes kısmına zarar verdiği, bu suretle kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda; dosya arasında bulunan görgü tespit tutanağı ve bayanlardan sanığın üzerine atılı suçları işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir…” Yargıtay Kararı – 23. CD., E. 2015/13631 K. 2015/2145 T. 2.6.2015

“…Sanığın bira içerek ve yüksek seste müzik dinleyerek araçla seyir ettiği ihbarı üzerine katılan polis memurlarının sanığı takibe aldığı, sanığın dur ihtarına uymayarak kaçtığı, akabinde aracı durdurup koşarak kaçmaya çalıştığı, yakalandığında işlem yapan katılanlara sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, karakola götürüldüğü esnada polis aracına zarar verdiği, alınan doktor raporuna göre 186 promil alkollü olduğu anlaşıldığından kamu malına zarar verme, kamu görevlisine hakaret ve trafik güvenliğini tehlikeye atmak suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir…” Yargıtay Kararı – 23. CD., E. 2015/2163 K. 2015/1321 T. 7.5.2015

Tüzel Kişilere Yönelik Hakaret

Tüzel kişilerin, insana özgü bir takım şahsi değerlere sahip olmadığı söylenebilir. Bununla birlikte, gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de kişilik hakkına sahiptirler. Bu halde karşımıza hakaret suçu tüzel kişilere karşı işlenebilir mi ya da başka bir deyişle tüzel kişiler hakaret suçunun mağduru olabilir mi soruları çıkmaktadır.

Tüzel kişilerin sahip oldukları itibar, şeref, sır çevresi ve benzeri pek çok manevi değerler ile işkolu ve iktisadi anlama sahip kişisel değerler açısından kişilik haklarının bulunduğu söylenebilir. Bu nedenle gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de kişilik haklarına sahip olduğu gerçeği görmezden gelinmemelidir. Bu yüzden, tüzel kişilerin sahip oldukları bu şahsi değerler açısından ortaya çıkan kişilik hakları himaye edilmelidir.

Bizim ceza hukuku sistemimizde hakaret suçunun mağdurunun ancak gerçek kişiler olabileceği kabul edilmiştir. Yani tüzel kişiler hakaret suçunun mağduru olamazlar. Yargıtay, hakaret suçuna muhatap olan tüzel kişilerin, bu suçun mağduru olamayacağını bazı kararlarında dile getirmektedir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosunun 2018/818 soruşturma no, 2018/5601 karar nolu 05.12.2018 tarihli, 2016 ve 2017 yıllarında hakaret, iftira ve Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheliler … ve … hakkında yürütülen ve özetle; Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanlığı vekilinin 23.01.2018 tarihli şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında 5237 sayılı Kanunun 125. maddesinin 5. fıkrasında kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret suçunun yaptırım altına alındığı, tüzel kişilere hakaret edilmesi halinde cezalandırılmalarının 765 sayılı TCK’dan farklı olarak yeni TCK hükümlerine göre mümkün olmadığı, müşteki kurumun yasada belirtilen “kurul” kavramı içerisinde de değerlendirilemeyeceği; 5237 sayılı TCK’nın 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunun tüzel kişilere yönelik işlenemeyeceği ancak özel hukuk hükümlerine göre hakların saklı olduğu; aynı kanunun 299. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanına hakaret suçu yönünden ise müşteki federasyonun suçun mağduru olamayacağından, yapılan başvurunun ihbar kabul edilerek başlatılan soruşturma kapsamında …’ın kullandığı hesaptan yapılan paylaşımlara yönelik olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaların sonuca bağlandığından mükerrer soruşturma yürütülemeyeceği, Sadettin Özer’in paylaşımlarında ise suçun yasal unsurlarının oluşmadığının belirtildiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği görülmüştür…” Yargıtay Kararı – 16. CD., E. 2019/6269 K. 2019/6435 T. 25.10.2019

“…Katılan vekilinin temyiz isteminin özetle; sanığın iddianameye konu mailleri yazdığını ikrar ettiği, tüzel kişiye hakaret suçunun işlenmesi halinde tüzel kişi yetkilisinin mağdur olacağı ve mail içeriklerine bakıldığında sanığın atılı tehdit ve hakaret suçlarını işlediğinin sabit olduğu bu nedenlerle ve resen tespit edilecek sebeplerle sanık hakkında verilen hükümlerin bozulmasına yönelik olduğu belirlenmiştir…Yerel Mahkemece yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre; katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır…”  Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2021/8839 K. 2023/17758 T. 2.5.2023

Ölülere Yönelik Hakaret

“Doğum ve ölüm” başlıklı Türk Medeni Kanunu’nun m. 28/1 hükmünde kişiliğin başlama ve sona erme hali tanımlanmıştır. Buna göre; kişiliğin başlama anı çocuğun sağ olarak tamamen doğmasına tabi kılınmıştır.

Yasal düzenleme kişiliğin ölümle sona ereceğini hükme bağlamıştır. Kişilik ölümle son bulacağından, ölüler hakaret suçunun mağduru konumunda bulunamazlar. Kişilik ölümle sona erdiğinden; ölen hukukun bir öznesi olmaktan çıkacaktır. Bu nedenle, hakaret suçunun yaşayan (canlı) kişilere yönelik olarak işlenmesi gerekir.

Kanun koyucu, onur ve şeref gibi unsuların hayatta bulunan şahıslar bakımından söz konusu olacağını, ölen bir kişinin ancak hatırasına hakaretten, saygısızlıktan bahsedilebileceğini düşüncesiyle TCK’nın 130. maddesinde ölünün hatırasına hakaret suçunu hüküm altına almıştır.

Nitekim ölen bir kişiye hakaret edilmesi durumunda “Hakaret” başlıklı TCK m. 125. hükmünde tanımlanan suç oluşmaz. Ölen kişiye hakaret edilmesi halinde, “Kişinin Hatırasına Hakaret” başlıklı TCK m. 130. hükmünde düzenlenen suç oluşacaktır.

TCK m. 130:

(1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.

(2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Şahısların hatırasına hakaret suçu, ölünün yakınlarının saygınlığını korumak amacıyla getirilmiş bir suçtur. Bu suçta hakaret oluşturan davranışlar, ölünün yakınlarına veya ailesine yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.

Atatürk’e Hakaret Suçu

Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırasına yönelik hakaret niteliğindeki davranışlar, 31.07.1951 tarih ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen Atatürk’e hakaret suçunu oluşturmaktadır.

Yasal düzenlemeye göre; Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini bozmaya yönelik davranışlarla, kırma, bozma veya kirletme yöntemleri ile hasar veren kişiye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilecektir.

Fakat Yargıtay Atatürk’ten bahsetmeksizin “Kemalizm” ideolojisinden bahseder nitelikteki paylaşımı kaba söz olarak kabul etmiş ve suçun oluşmayacağını belirtmiştir. 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’unda yer alan suçlar, şikâyete tabi değildir ve görev gereği (re’sen) soruşturma ve kovuşturma işlemleri yerine getirilir.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” bölümünde Cumhurbaşkanına hakaret suçu “özel” olarak yer almıştır.

Maddeye göre Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır (TCK, madde 299).

Cumhurbaşkanına hakaret suçu cezası: Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezai yaptırımı bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır.

Hâkim TCK’nın 61. maddesinin 1. fıkrasına göre suçun işleniş biçimini gözeterek alt ve üst sınır arasındaki temel cezayı takdir edecektir. Suçun işlenmesi nitelikli hal sayıldığından bu durumda verilecek ceza altıda bir oranında artırılabilecektir. Bu suçun dava zamanaşımı süresi sekiz yıllık süreye tabidir.

TCK m. 299: “(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.”

Cumhurbaşkanına hakaret suçu Yargıtay kararları:

“…1-Oluş, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre, alkollü olan sanığın ekip otosunda bulunan polis memurları ile hastaneye giderken yolda Cumhurbaşkanına hakaret içerikli sözler sarfettiğinin anlaşılması karşısında eyleminin alenen işlendiğinin kabulüne imkan bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde TCK’nın 299/2 maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini, 2-TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 09.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 16. CD., E. 2016/838 K. 2016/3945 T. 9.6.2016

“…1-Sanık hakkında TCK’nın 299/3 maddesi uyarınca “bu soysuz kaşıkla veriyor kazanla geri alıyor bunun nasıl bir mahluk olduğunu anlayan var mı” şeklindeki sözleri için kovuşturma izni verildiği, zincirleme suç hükmünün uygulanmasına esas alınan sözlerle ilgili kovuşturma izni verilmediği gözetilmeden ayrıca, kovuşturma izni verilmeyen 04 Şubat 2015 tarihli “evet tayip paralel yapı paralel yapı diyordun içinde tansu çiller ve sen de varsın o zaman hadi buyur kendinide sorgulatsana yok yok bunlar montajdır” şeklindeki paylaşımların ne surette hakaret suçunu oluşturduğu tartışılıp değerlendirilmeden TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini, 2-Kabul ve uygulamaya göre de; TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 10.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”  Yargıtay Kararı – 16. CD., E. 2016/1784 K. 2016/3847 T. 10.6.2016

“…1-Sanığın, suça konu yazıları facebook sayfasında 2013 yılında paylaşıldığını savunması karşısında, paylaşımın devam edip etmediği ve savunmasının doğruluğu araştırılarak, suç tarihinin kesin olarak saptanması ile katılanın Cumhurbaşkanı seçildiği tarih de gözetilerek sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, 2-Kabul ve uygulamaya göre ise, TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 09.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 16. CD., E. 2016/2606 K. 2016/3991 T. 9.6.2016

sosyal medyada hakaret sucu

sosyal medyada hakaret suçu cezası, sosyal medya hakaret suç duyurusu

Sosyal Medyada Hakaret Suçu

Uygulamada sosyal medya ağları üzerinden hakaret suçunun işlenmesine sıklıkla rastlanılmaktadır. Başka bir söylemle, sosyal medya üzerinden hakaret suçunun işlenmesi hakaret suçunun toplam miktarı içinde önemli bir yüzdeye sahiptir.

Sosyal medya ağları üzerinden gerçekleştirilen hakaret eylemleri, verilerin sürekli ve çok sayıda kişinin erişimine açık olarak paylaşılması nedeniyle, mağdurların daha fazla etkilenmesine ve yıpranmalarına neden olabilmektedir.

Burada failin, sosyal medya ağlarını kullanmanın sağladığı kolaylıktan yararlanarak hakaret suçunu daha rahat bir şekilde işleyebildiği görülmektedir.

Sosyal medya imkânları, faile gizlenme ve suç işleme kolaylığı için fırsatlar sunmaktadır.

Sosyal ağlar üzerinden hakaret suçu genel olarak 3 şekilde işlenmektedir:

  1. Hakaret suçunu oluşturan içeriği oluşturma.
  2. Hakaret suçuna ilişkin içeriği paylaşma.
  3. Hakaret suçu ile ilgili içeriği beğenme.

Burada fail, bu üç yöntemle hakaret suçunu işleyebilmektedir. Fail, genel olarak sosyal ağlar üzerinden bir kişiyi hedef alarak hakaret suçuna konu içeriği oluşturur ve bunu sosyal medya ortamlarında paylaşır. Bu eylemin ortama açık veya kişiye özel olarak gerçekleştirilmesi mümkündür.

Hakaret suçuna ilişkin içeriği paylaşmak eylemi ise, sosyal ağlarda başka kişilerin oluşturduğu içeriği aynen paylaşmak suretiyle gerçekleştirilmektedir. Beğenme, ise başka kişiler tarafından oluşturulan hakaret suçuna konu içeriği sosyal ağlar üzerinden beğenme sekmesine basılmak suretiyle yapılmaktadır.

Sosyal medya ağları üzerinden hakaret suçuna muhatap olan mağdurun, sosyal medya yönetimine talep ve şikâyetlerini bildirerek, bu ağ yönetimi aracılığı ile erişimi engelleyebileceği gibi bunun mümkün olmadığı hallerde, 5651 sayılı Kanun’un 8 vd. maddeleri gereğince başvuruda bulunarak suç oluşturan içeriğe erişimin önüne geçebilir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sırasında, şüphelinin alınan savunmasında adı geçen hesabın kendisi tarafından kullanıldığını, iddia konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını, bilgi amacıyla sayfasında retweet etmek suretiyle paylaştığını ifade ettiği görülmekle; suça konu paylaşımların müştekiye hitaben yazılmış “pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz..” şeklinde hakaret sayılabilecek sözler içeren paylaşımlar olması, bu paylaşımların şüpheli tarafından retweet edildiğinin savunmada kabul edilmesi ve taraflar arasında önceden görülen kamu davasının bulunması hep birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli delil ve şüphenin elde edildiği gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir….İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu @… kullanıcı adlı twitter hesabından müştekiden bahsedilerek paylaşımlar (retweetler) yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırıdır…”  Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2018/7790 K. 2019/1445 T. 16.1.2019

“…Sanığın; sosyal medya sitesinde yapılan bir paylaşımın altına katılana yönelik hakaret içerikli yorum yaptığından bahisle cezalandırılması talebi ile açılan kamu davasında Yerel Mahkemece; söz konusu siteye ait şifrenin, sanığın yanında çalışan, tanıklar tarafından da biliniyor olması ve kullanıldığının kabul edilmesi karşısında sanığın atılı suçu işlediğine dair şüphe oluştuğu ve oluşan şüphenin sanığın lehine değerlendirilmesinin gerekli olduğu kabul edilerek sanık hakkında beraat kararı verilmiştir… Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; bozma sebepleri dışındaki temyiz istemleri ile vesair nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; hakaret içerikli paylaşımın yapıldığı hesabın sanığa ait olduğu hususunda bir şüphenin bulunmaması ve sanığın şifresini başkalarına vermesinin hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gözetilmeden mahkemece yerinde olmayan gerekçe ile sanık hakkında beraat kararı verilmesi hukuka aykırı görülmüştür…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2021/8765 K. 2023/21254 T. 19.9.2023

“…Ticari ilişkiler nedeniyle katılanın senet düzenleyip sanıklara verdiği ancak borcunu ödemediği, kendisine telefonla da ulaşılamadığı, bir süre sonra sanık …’ın sosyal medya üzerinden katılandan alacağını istediği, katılanın İt ürür kervan yürür. şeklinde karşılık verdiği, sanığın da karşılık olarak “Biz hem malımızı verdik, alacağımızı alamadık hem de bana it diye mi hitap ediyorsun.” şeklinde mesaj atıp devamında tahrik altında “Sen dolandırıcı mısın paramı neden ödemiyorsun.” şeklinde karşılık verdiği, her iki sanığın iş ortağı olması, katılana ait borcun ödenmemesi, borçluya ulaşılamaması, internet ortamında ulaşıldığında da ısrarla borcun ödenmeyeceğine yönelik beyanları nedeniyle sanık …’ün katılan tarafından kendilerine yönelen fiillin haksızlığına bağlı tepki olarak suça konu sözleri yazdığı, Yerel Mahkeme tarafından kabul olunmuştur…Sanıklar hakkında kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde, sanıkların aşamalardaki savunmaları, bilirkişi raporu, dosya arasında bulunan internet çıktıları, olayın oluş şekli ve tüm dosya kapsamı karşısında Yerel Mahkemenin inanç ve takdirinin isabetli olduğu anlaşılmış ve sanıklar hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2021/12841 K. 2023/20172 T. 21.6.2023

Sosyal Medyada Hakaret Suçu Cezası

Sosyal medyada gerçekleştirilen hakaret suçuna ilişkin de TCK m. 125 geçerlidir.

TCK m. 125: Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Hakaret Suçunda Konu

Hakaret suçunda, suçun konusunu kişilerin onur, şeref ve saygınlığı oluşturmaktadır. Hakaret suçunda, suçun konusuna dâhil olan kavramlar, suçla korunmak istenen hukuki değer kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

Hakaret Suçunda Fiil

Hakaret suçunda maddi unsur denilince suçun oluşumuna neden olan davranışlar akla gelmelidir. Yani hangi hareketlerin hakaret suçunu oluşturduğu sorusu cevaplandırılmalıdır. Hakaret suçunun maddi unsurunu oluşturan hareket (davranış, eylem), failin dış alemde değişiklik veya değişikler yarattığı iradi davranışlarıdır.

Ceza hukukunda hareket, icrai (yapmak şeklinde) ve ihmali (yapmamak şeklinde) olmak üzere iki farklı biçimde meydana gelebilir. Hakaret suçunun maddi unsurunu belirleyen bir takım seçimlik hareketler bulunmaktadır.

Bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını küçük düşürücü bir tarzda somut bir eylem veya olgu izafe etmek veya sövmek suretiyle gerçekleştirilen davranışlar seçimlik hareketin konusunu oluşturmaktadır.

Bu suçun varlığı açısından, hakaret niteliğindeki davranışın kişiyi rencide etmek amacıyla gerçekleştirilmesi gerekir. Bir davranışın küçük düşürücü nitelikte olup olmadığı bazı hallerde nispi bir özellik gösterir; yani döneme, davranışın gerçekleştirildiği yere ve davranışın durumuna göre değişebilir.

Yasaya göre hakaret suçu iki şekilde ortaya çıkabilir:

  1. Somut bir fiil veya olgu isnat etmek.
  2. Sövmek.

Bu iki hareketten birisi yapılarak hakaret suçunun işlenmesi mümkündür. Hakaret suçunun oluşumuna vücut veren seçimlik hareketler yasanın aynı maddesinde düzenlenmiş ve aynı yaptırıma tabi tutulmuştur.

Hakaret Suçunda Somut Bir Fiil veya Olgu İsnat Etmek

Bu nitelikte bir suçun oluşumu için failin isnat ettiği fiilin şahıs, konu, yer, zaman, şekil belirtmek suretiyle tüm kurucu unsurlarının açıklanması ve bir kişiye isnat edilmesi gerekmektedir.

Bunun anlamı, gerçekleşmiş belirli bir olayın veya işlenmiş bir fiilin mağdura yüklenmesidir. Bu bakımdan, burada “somut bir fiil” veya olgu isnadı arandığından, bir değer yargısını ifade eden sözler somut fiil isnadı sayılmaz ve bu yüzden de suçun diğer seçimlik hareketi olan sövme kapsamı içinde değerlendirilir.

Yalnızca “fiil veya olgu” isnad edilmiş olması yeterli olmayıp, bunun aynı zamanda somut da olması gerekir. Başka bir deyişle, doğruluğu veya yanlışlığı ortaya çıkarılabilecek, ispatlanması olanaklı bir fiildir (örneğin, paramı senin aldığını biliyorum). Diğer bir deyişle, içeriği itibariyle objektif doğruluğu sınanabilir nitelikte bir husus mağdura izafe edilmelidir.

Örneğin; “şu tarihte, şu saatte, şu kişinin evinden, şu eşyaları çalarak hırsızlık yaptın” şeklindeki bir isnat tüm kurucu unsurları içerir. Ancak burada failden isnadın bütün unsurlarını teker teker ve sırasıyla detaylandırılarak açıklanması beklenmemektedir.

Bu suçun oluşumu açısından önemli olan failin hakarete konu eylem veya olgunun somutlaşmasına yetecek düzeyde, inandırıcı ve yeterli açılıkta bir detay vermesi yeterli kabul edilmektedir.

İsnad edilen fiil veya olgunun somut olduğunun kabul edilebilmesi için, belirli bir fiilin mağdura yüklendiğini ortaya koyacak biçimde yere, konuya, zamana, gerçekleşme biçimine ilişkin tamamlayıcı koşulların da belirtilmiş olması gerekir.

Bunun için isnad edilen fiilin tüm özelliklerinin belirtilmiş olmasına gerek olmayıp, onu, diğerinden ayırmaya yetecek ölçüde somutlaştırılmış olması yeterlidir. Örneğin, “o hırsızdır” demek sövme, buna karşılık “o A’nın evinden mücevher çaldı” demek somut olgu isnadıdır.

Bir kişiye somut bir olgu veya eylem isnat edilmeden genel olarak kullanılan ifadeler, somut bir eylem veya olgu izafe edilmesi olarak değil sövme şeklindeki suçun oluşumuna vücut verecektir.

Örneğin; “hırsız”, “serseri”, ”alçak”, “korkak”, “şerefsiz”, “namussuz” ve benzeri ispatı olanaklı olmayan ve ahlaken küçük düşürücü sıfatlar kullanılması sövme yoluyla hakaret suçunu oluşturacaktır.

İsnad edilen fiilin gerçeğe uygun olması, suçun oluşması bakımından önem taşımaz ise de; TCK m. 127 bazı durumlarda isnadın gerçeğe uygunluğunun ispatına olanak verdiği gibi, özellikle haber verme eleştiri hakkı çerçevesinde işlenen fiilin hukuka uygun sayılması sonucuna da yol açabilir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Hakaret eyleminin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici tüm sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, hakaret suçunu oluşturacak sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veyahut da sövmek fiilini içermesi gerekmektedir…”  Yargıtay CGK, 2014/3-436 E. ve 2016/134 K. sayılı kararı

“Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.”(Yargıtay 15. CD.,  2014/21477 E., 2015/26100 K. ve 2.6.2015 T. sayılı kararı

hakaretmi

ahmak hakaret mi, gerizekalı hakaret mi, hakaret suçu memuriyete engel mi

Hakaret Suçunun Sövmek Suretiyle İşlenmesi

TCK m. 125/1 hükmüne göre, sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması halinde fail, hakaret suçunun diğer seçimlik hareketinin gerçekleştirilmesi nedeniyle cezalandırılacaktır. Sövme eylemi, kişinin onur, şeref ve saygınlığına yönelik aşağılayıcı soyut bir değer yargısını ortaya koyan davranışlardan ibarettir.

Belirtmek gerekir ki; kötü bir durumu ifade eden veya kötülük niteliğine sahip bir huyu ima eden sözler, somut bir eylem veya olguyla ilişkilendirilmediği sürece sövme suretiyle hakaret suçunu oluşturacaktır. Sövme, herhangi bir somut eylem veya olgu izafe etmeksizin gerçekleştirilen davranışlar şeref ve onuru zedeleyebilecek niteliktedir.

Bu yüzden bu durumun, somut bir eylem veya olgu izafe edilmesine göre daha kapsamlı ve geniş bir ifade olduğu söylenebilir. Sövme yoluyla hakaret eylemi herhangi bir şekilde gerçekleştirilebilir. Bu anlamda sövme eylemi yazı yazmak suretiyle, resim çizerek, müstehcen bir el hareketi ile gerçekleştirilebilmesi mümkündür.

Örneğin, bir kişiye bir miktar ot göstererek “ye” demek, el hareketi ile küfür anlamına gelen bir işaret yapmak, mağdurun yüzüne tükürmek sövme suçunu oluşturabilir. Burada önemli olan husus faildeki manevi unsurdur. Bir kişinin, bir kimseye sırf acıyarak, zavallı, topal veya köse demesi sövme suçunu oluşturmayacaktır.

Failin sövme eylemine konu sözlerinin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı küçük düşürücü nitelikte olması gerekir. Sövmek suretiyle hakaret suçunu oluşturan eylemlerin çeşitli davranışlarla gerçekleştirilebilmesi mümkündür.

Sövme veya somut eylem veya olgu izafe etmek suretiyle gerçekleştirilen hakaretin, kişinin onur, şeref ve saygınlığını küçük düşürecek niteliğe sahip olması şarttır.

Bir davranışın hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı kişinin sosyo-kültürel durumu, mesleği, toplumun örf ve adet kuralları, yöresel anlayış, eylemin gerçekleştiği yer ve zaman gibi unsurlar dikkate alarak değerlendirilir.

Bu nedenle her kaba ve nezaketsiz davranış veya ifade hakaret suçunu oluşturmaz.

Dolayısıyla nispi bir durum olan sarf edilen söz veya davranışların kişinin onuruna, şerefine veya saygınlığına yönelip yönelmediği hususu uygulamada ve öğretide ciddi bir tartışma konusudur.

Bu nedenle konunun Yargıtay ve AİHM içtihatları ışığında değerlendirilmesinde fayda vardır.

  • Kör, Topal, Deli, Kambur, Sakat vb. Kelimeler

Örneğin fiziksel-zihinsel engelli kişilere kör, topal, deli, kambur, sakat gibi sıfatlarla alaycı bir şekilde hitap edilmesi sövme suçunu oluşturabilir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Bir bacağı sakat, inşallah sağlam bacağı da sakat olur, çeker sözlerinin beddua niteliğinde olup şeref ve haysiyeti ihlal kastını taşımadığı cihetle suç unsurlarının oluşmadığı düşünülmeyerek sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi, yasaya aykırıdır….) biçimindeki gerekçesiyle bozmuş, mahkeme ise, sanığın davalı sıfatiyle yargılandığı hukuk mahkemesinin aleni duruşmasında, müdahil avukat K2’ya sarfettiği sözlerin, müdahil davacının vakar ve haysiyetini ihlal edici nitelikte bulunduğunu ve sanığın bozma ilamında açıklanan sözlerin dışında bir ayağı sakat olan müdahile ayrıca (topal) dediğinin şahit K3’nin duruşmanın 8.5.1975 günlü oturumundaki şahadetinden anlaşıldığını ve bu sözün açıkça hakaret teşkil ettiğini ileri sürerek eski hükümde direnmiştir…Yukarıda açıklanan sözlerin, aleni bir duruşma sırasında hakim ve hazır bulunanların huzurunda sarfedilmesine ve bozma ilamında zikredilen sözlerin dışında ayrıca (topal) kelimesinin de kullanılmış olmasına göre bedduayı aşıp, muhatabını ağır surette inciten ve onu hakim ve hazır bulunanlar indinde haksız menfaat peşinde koşan ve bunun için de yalan dahi söyleyebilecek karakterde bir insan mevkiine düşürecek ve vakar ve haysiyette tecavüz teşkil edecek nitelikte görüldüğünden ve topal bir şahsa, topal diye hitap edilmesi başlıbaşına hakaret teşkil etmesine nazaran sanığın temyiz itirazlarının reddiyle oluşa ve yasaya uygun görülen direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir…” Yargıtay Kararı – CGK., E. 1978/11 K. 1978/56 T. 20.02.1978

“…Katılanın, sanıkların evininin yakınına kadar gelerek kendisine hakaret içeren sözler söylediklerini iddia etmesi, tanık R.. D..’nun, sanıkların kendisine, katılanı kastederek o sakata yardım etmek sana mı kaldı dediklerini, tanık K..G..’in ise dışarı çıktığında sanıkların küfür ettiklerini duyduğunu beyan etmesi karşısında, hakaret içeren sözlerin sanığın yüzüne karşı söylenip söylenmediği hususu netleştirilip, sonucuna göre sanığın gıyabında sarfedildiğinin tespiti halinde aleniyet unsurunun gerçekleşmeyeceği ve sanık hakkında belirlenen cezadan 125. maddenin 4. fıkrası ile artırım yapılamayacağının gözetilmemesi…Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 15.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 2. CD., E. 2011/20289 K. 2013/175 T. 15.1.2013

  • Kişilerin Mesleklerine Yönelik Aşağılayıcı Hitaplar

Kişilerin mesleklerine yönelik aşağılayıcı şekilde hitaplarda bulunmak sövme suçunun oluşumuna neden olabilir.

Örneğin, adli tıp doktoruna “ölü sevici”, icra memuruna “mafya” gibi sözleri yakıştırarak bu kişileri aşağılamak sövme yoluyla hakaret suçunu oluşturabilecektir. Yargıtay, bazen bu sözlerin kullanımını ağır eleştiri olarak kabul etmektedir.

Örneğin; bir kararında failin, iş yerini denetime gelen polis memurlarına söylediği kabul edilen “Siz mafya mısınız” şeklindeki sözleri, ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözler olarak kabul eden Yargıtay, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığına hükmetmiştir.

Burada önemli olan failde sövme kastının olup olmadığıdır.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Dosya kapsamından, sanığın 2009 Belediye seçimlerinde Belediye Başkanı adayı olduğu, seçim konuşmalarında, görevde bulunan belediye başkanının icraatlarını eleştirerek “Peki sen kamyon garajını bana mı verdin, M.. T.. denen mafyaya verdin, sonrada geri alamadın şeklinde katılanın ismini de belirterek söylediği mafya kelimesinin yasa dışı işlerle uğraşan, zor kullanarak bir takım gizli çıkarlar sağlayan örgüt veya bu örgüte mensup olan kimse anlamına geldiği ve katılanın şeref onur ve saygınlığını inciten, küçük düşüren, nitelikte olduğu bu nedenle sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile beraatına karar verilmesi…Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”  Yargıtay Kararı – 2. CD., E. 2015/16084 K. 2015/19611 T. 2.11.2015

  • Kişilere Hastalığı İle Alaycı Bir Şekilde Hitap Etme

Kişiye hastalığıyla hitap etmek, onları hastalığı ile anarak yakıştırmalarda bulunmak, örneğin AIDS’li, frengili, veremli gibi sıfatları alaycı bir şekilde kullanarak kişileri küçük düşürmek sövme suçunu oluşturabilir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Şikâyetçi ve sanığın akraba oldukları ve aralarında taşınmaz uyuşmazlığından kaynaklı husumet bulunduğu, sanığın kullanımındaki … numaralı telefon hattı ile şikâyetçinin kullandığı … numaralı telefon hattına 13.07.2015 tarihinde “Tapu iptal davası açıyorum, yiğit adamsan gel.” ve “Sizin gibi kazma değilim, bükemediğiniz bileği de size uktururum.” içerikli iki adet mesaj gönderdiği, 22/07/2015 tarihinde ise Ulan başı büyük amele, şimdi yer seç frengi. içerikli mesaj gönderdiği, bu suretle üzerine atılı tehdit ve hakaret suçlarını işlediği hususlarının sanığın ikrarı ve mesaj tespit tutanağı çerçevesinde sübut bulduğu Mahkemece kabul edilmiştir…Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda, sanığın şikâyetçiye yönelik gönderdiği mesajlar bütün içinde değerlendirildiğinde şikâyetçinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp nezaket sınırlarını aşan kaba söz niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2020/33017 K. 2023/15580 T. 1.3.2023

  • Şerefsiz Kelimesi İle Hakaret

Bu anlamda kişiye yönelik olarak söylenen küçültücü ve aşağılayıcı ifadeler sövme suçuna konu olabilir. Örneğin, bir kişiye “şerefsizsin” şeklinde sözler söylenmesi hakaret suçunu oluşturacaktır.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Tanık …’un 21/06/2102 tarihli hazırlık ve 17/12/2013 tarihli mahkeme huzurundaki beyanlarında sanığın katılan …’e şerefsiz dediğini, yine … 21/06/2012 tarihli olayın hemen akabinde sıcağı sıcağına alınan hazırlık ifadesinde sanığın katılan …’e şerefsizler dediğini beyan etmeleri karşısında hakaret suçunun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden mahkumiyeti yerine yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30/05/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…”  Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/34164 K. 2016/11632 T. 30.5.2016

“…Sanığın savunmasında, mağdur sanığın kendisine söylediği hakaret içerikli sözler üzerine “terbiyesizlik yapmayın” dediğini kabul etmesi, tanıklar … ve …’ın ilk olarak mağdur sanık …’ün sanığa ” şerefsiz karı, sen şerefsizin önde gidenisin” diyerek hakaret ettiğini doğrulamaları karşısında, “tarafların daha önce birden fazla kez tartışmalarının olduğu, tartışmalarının sebebinin tam olarak bilinmediği, tarafların birbirine karşı husumet beslediğinden” şeklinde yasal olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi…anuna aykırı ve sanık …’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…”  Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/6434 K. 2015/3122 T. 22.6.2015

  • Sinkaflı Küfürler İle Hakaret

Küfür edilmesi hali, sövme suçunun oluşumuna neden olmaktadır.

Nitekim Yargıtay, ana, avrat sinkaflı küfürlerin söylenmesi halinde sövme suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğini kararlarında ifade etmektedir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Sanığın söylediği anlaşılan senin karını çoluğunu çocuğunu sinkaf ederim, senin o karını sinkaf edeceğim, senin o taptığın putu ilahı sinkaf edeceğim, ben en büyük İzmir’in mafyasıyım, seni sinkaf ederim, hepsinin a…. koydum, seninde a… koyacağım sözlerinin, mağdurun ve yakınlarının cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı içermesi nedeniyle, hükmünün açıklanması geri bırakılan hakaret suçunun yanında ayrıca tehdit suçunun da oluştuğu gözetilmeden “sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı” biçimindeki yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2014/2028 K. 2016/6939 T. 12.4.2016

“…Sanığın katılanlara hitaben söylediği “siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, ben hepinizi sinkaf ederim buraya gelen jandarmayı da sinkaf ederim benim içkim bitmeden burayı hiç kimse kapatamaz” biçimindeki sözlerden “siz benim kim olduğumu biliyor musunuz” şeklindeki sözün objektif olarak korkutucu nitelikte bulunmaması nedeniyle tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı, “ben hepinizi sinkaf ederim, buraya gelen jandarmayı da sinkaf ederim ” şeklindeki sözlerinin ise katılanların beyanı, tanık … anlatımı ve olayın gelişimi birlikte değerlendirildiğinde hakaret kastıyla söylendiği gözetilmeksizin…” Yargıtay Kararı – 3. CD., E. 2015/31940 K. 2016/12977 T. 31.5.2016

  • Fahişe, Orospu vb. Kelimeler İle Hakaret

Bir kişiye “fahişe” ve benzeri sözlerin söylenmesi halinde de hakaret suçu oluşacaktır.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“02/08/2010 tarihli iddianamede, sanık … hakkında katılan … …’ya yönelik her gördüğünde ona ‘’ orospu, fahişe dükkanın içine gel seni öldüreceğim’ diyerek hakaret edip tehdit ettiği, bir keresinde de elindeki makası göstererek ‘’seni öldüreceğim ‘’dediği, ayrıca 10/06/2010 tarihinde karşılaştığı katılan … …’ya “orospu” diyerek hakaret ettiği şeklindeki eylemlerinin anlatıldığı, mahkeme tarafından dosya içerisine konulan sanık … hakkındaki 01/11/2010 ve 02/04/2010 tarihli iddianamelerde ise, sanığın katılana yönelik 20/05/2010 tarihinde yaralama ve hakaret, 27/03/2010 tarihinde ise hakaret eylemlerinin yer aldığı, bu durumda sanık hakkında 01/11/2010 ve 02/04/2010 tarihli iddianamelerde, temyize konu olan 02/08/2010 tarihli iddianamedeki eylemleriyle ilgili açılmış bir davanın bulunmadığı ve bu eylemlerin anlatılmadığı gözetilmeden, önceki iddianamelere konu eylemler ile ilgili yeniden dava açıldığı biçimindeki kanuni olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … …’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi..” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2013/41972 K. 2016/5427 T. 22.3.2016

“…Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde daha önceki tarihlerde öğrenim gördüğü… İlköğretim Okulu’na gittiği ve burada arkadaşlarıyla görüştükten sonra okulun içerisinde dolaşmaya başladığı, kendisinin okulda dolaştığını gören öğretmenlerin kendisine okuldan çıkmasını söylemeleri üzerine sinirlenen suça sürüklenen çocuğun okulda bulunan aynayı yumrukla vurmak suretiyle kırdığı, bunun üzerine suça sürüklenen çocuk hakkında adli işlemlerin başlatıldığı sırada görevli polis memuru mağdur …’a “Siz şerefsizsiniz, beni burada kimse tutamaz, siz kimsiniz, sizi bitireceğim, siz orospu çocuğusunuz, siz görürsünüz” şeklinde sözler söylediği, bu sırada diğer odadan gürültüleri duyan Çocuk Şube Müdürü mağdur …‘nun suça sürüklenen çocuğun yanına giderek kendisini sakinleştirmeye çalıştığı, ancak suça sürüklenen çocuğun bu kez mağdur …’na “Siz orospu çocuğusunuz, sizi ben yalnız bulayım bitireceğim, şerefsizsiniz, ananı avradını sinkaf ederim“ şeklinde sözler söylediği anlaşıldığından, kamu malına zarar verme ve hakaret suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir…” Yargıtay Kararı – 23. CD., E. 2016/3504 K. 2016/3687 T. 30.3.2016

  • Hayvan İsimleri İle Hakaret

Bir kişiye hayvan isimleri kullanılarak hitap edilmesi halinde hakaret suçu oluşabilecektir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Sanığın “Çocuğumuzun kulağındaki rahatsızlıkla ilgili tedaviye yönelik araştırma içerisindeydim, işsizdim, bunun etkisiyle üslubum biraz sert olmuş olabilir” şeklindeki savunması ve katılanın aşamalardaki tutarlı anlatımlarına göre, katılana hitaben ” Eşeğe altın semer taksalar da eşşek eşşektir., sen de bunu çok iyi gösterdin cümle aleme, her mantıklı ebeveyn…, ama sen de bu meziyet olmadığı açıkca ortada” şeklinde sözlerle hakaret ettiğinin anlaşılması karşısında, kanuni ve yerinde olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı, katılan …’nun temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29/09/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/2904 K. 2015/5925 T. 29.9.2015

“…Sanık …’un olay esnasında katılanın “Terbiyesizsiniz, hayvansınız.” diye benzer hakaretlerini sürdürdüğünü, bu hakaretlere karşılık, “Asıl terbiyesiz sizsiniz.” diye hakaretlerini iade ettiğini savunması, katılan …’un, …’in kafasını camdan çıkartıp, “Sizler hayvansınız. Eşek, öküz, geri zekalı, aptal, beyinsiz...” şeklinde sözler ile hakaret ettiğini, arkadaşı …’ın “Sen git ben içeri giriyorum.” dediğini ve binaya doğru giderken de …’ın “Siz terbiyesizsiniz.” dediğine yönelik beyanı ve tanık …’un erkek bir şahsın çocuk azarlar gibi “Terbiyesizler, öküzler.” diye bağırmasını duyduğunu, bunun üzerine odasının penceresinden dışarı baktığını, sonrasında kim olduğunu bilemediği bayan sesinin de “Terbiyesiz de sensin, öküz de sensin.” diye karşılık verdiğine yönelik anlatımı karşısında, sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümleri de tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, “iddianamede bu şekilde bir ifade anlatılmadığından ve karşılıklı hakaret hükümleri uygulanması yapılmamak sureti ile sanık lehine değerlendirme yapılarak beraat yönünde hüküm kurmak gerekmiştir” şeklinde yasal olmayan ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/2639 K. 2015/2852 T. 17.6.2015

  • Hırsız, Dolandırıcı, Katil, Rüşvetçi vb. Kelimeler İle Hakaret

Kişilere bu şekilde sözler söylenmesi halinde de hakaret suçu oluşabilecektir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Dosya içeriğine ve anlatımlara göre; sanığın 19.12.2006 ve 20.12.2006 tarihlerinde farklı yer ve zamanlarda karşılaştığı şikayetçiye “sen hırsızsın, dağ hırsızı” demek suretiyle hakaretlerde bulunduğu anlaşılmasına rağmen…” Yargıtay Kararı – 2. CD., E. 2009/39536 K. 2010/28348 T. 14.10.2010

“…Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, sanığın, mesajlardan önce katılanın, sanığın işyerine gidip sanığa “dolandırıcı” diyerek hakaret ettiğine ilişkin mesaj içeriğiyle uyumlu ve tanık tarafından da doğrulanan savunması karşısında, tebliğnamedeki hakaret suçuna ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmeyerek, yapılan incelemede: Tehdit, hakaret eylemlerine ve yükletilen suçlara yönelik katılan … vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye kısmen aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 24/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2013/37302 K. 2016/3323 T. 24.2.2016

  • Dışkı İle İlgili Sözler Söyleyerek Hakaret

Bir kişiye dışkı ile ilgili sözleri yakıştırarak söylenmesi halinde yine hakaret suçu oluşabilecektir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Olay günü katılanın, kızı olan tanık … ile kendi aralarında konuşurken daha önce tartıştığı komşusu olan sanığın, katılana yönelik “ ne bakıyorsunuz bok mu var, bu tarafa kafanızı çeviremezsiniz, Allah belanızı versin, lanet kadın, çık dışarı, seni sinkaf edeceğim, pezevenk “ biçimindeki sözlerle hakaret ettiğinin, katılanın aşamalardaki beyanlarından ve bu beyanları doğrulayan tanıklar … ve …’ın anlatımlarından anlaşılması karşısında, sanık hakkında yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı, katılan … ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2012/31679 K. 2014/20542 T. 5.6.2014

“…Yargılamaya konu somut olayda; görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarının ne şekilde oluştuğu, unsurlarının ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan, ulaşılan kanaat, suç oluşturduğu sabit görülen eylemlerden bahsedilmeden, “Sanık savunması, müşteki beyanları, adli tıp raporu ve tüm dosya kapsamından sanık … Baranın cebir kullanarak görevli polis memurlarına direnme ve “sabah karga bokunu yemeden yinemi geldiniz şerefsizler” diyerek hakaret suçunu işlediği müşteki beyanları ile subuta ermekle” denilmekle CMK’nın 34, 230. maddesine aykırı şekilde yetersiz ve eksik gerekçeyle hüküm kurulması,Kanuna aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/03/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/22672 K. 2016/5212 T. 16.3.2016

  • Pezevenk Godoş vb. Kelimeler İle Hakaret

Bir kişiye, başkalarına kadın temin ettiği, fuhuş yaptırdığına ilişkin yakıştırmalarda bulunma, “pezevenk” ve benzeri sözler ile hitap edilmesi halinde de hakaret suçu oluşabilecektir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Müşteki V.. A..’ın Gökçesu Belediye Başkanı olarak görev yaptığı sırada sanık T.. Ş.. ile aralarında içme suyu temin meselesi yüzünden ve olay günü çeşme suyunun Belediye Başkanı olan müşteki tarafından kapatılması nedeni ile husumet oluştuğu, sanık T.. Ş..’in olay günü alkollü bir şekildeBelediye Başkanı olan müştekiyi kastederek çarşı ortasında şerefsiz, pezevenk  gibi kelimeler kullanarak mağdura hakaret ettiği anlaşılmakla sanığın eyleminin TCK’nın 125/3-a maddesinde düzenlenen kamu görevlisine görevinen dolayı hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 14/11/2013 gününde oy birliğiyle karar verildi…”  Yargıtay Kararı – 2. CD., E. 2012/2378 K. 2013/26536 T. 14.11.2013

“…17/12/2013 tarihinde saat 15:24 sularında katılana gönderdiği …yalancı pezevenk… şeklindeki mesajının hakaret suçunu unsurları itibari ile oluşturduğu gözetilmeden…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2019/28 K. 2019/16817 T. 28.11.2019

  • Puşt vb. Kelimeler İle Hakaret

“Puşt” sözcüğü, kaba konuşmada eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden erkek anlamına gelir. Bu sözcük kaba konuşmada ağır ve kaba sövgü sözü olarak kabul edilir.

Ayrıca yine kaba konuşmada güvenilmez, kalleş manasında kullanılır. Bir kişiye “puşt” ve benzeri sözlerin söylenmesi halinde hakaret suçu oluşabilecektir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…İncelenen dosyada; Söz konusu videoyu kayda alan ve Nazimiye eski kaymakamının koruması olan müşteki hakkında yapılan paylaşımda puşt video çekiyor çeken kişi nazimiye eski kaymakamı koruması şeklinde ifadelerin bulunması karşısında, matufiyet unsurunun gerçekleştiği anlaşıldığından, söz konusu sosyal medya hesabı ile ilgili açık kaynak araştırması yaptırılması, şüphelilerin kimlik bilgilerinin kolluk marifeti ile tespitinin sağlanması, tespiti durumunda savunmalarının alınması, suçun kim tarafından işlendiğinin tespit edilememesi halinde soruşturma evrakı daimi araştırmaya alınarak araştırmaya devam edilmesi, gerektiği halde, etkin soruşturma yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırı bulunduğundan kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2021/30851 K. 2022/5416 T. 21.2.2022

  • İbne vb. Kelimeler İle Hakaret

“İbne” tabiri, Arapça ubne kelimesinden gelmekte olup, kaba konuşmada Edilgin eş cinsel erkek, homoseksüel anlamlarında kullanılmaktadır.

Daha çok hakaret yollu kızgınlıkla söylenen bir sözdür.

Bir kişiye, “İbne” şeklinde hitaplarda bulunmakta hakaret suçunu oluşturacaktır.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Eleştiri ve sitemin, kişilerin şereflerini, onurlarını, namuslarını, toplum içindeki itibarlarını incitmeye ve diğer bireyler nezdindeki saygınlıklarını zedelemeye yönelik hakaret içeren sözcükler kullanılmak suretiyle yapılamayacağı, somut olayda; sanığın, facebook hesabında paylaştığı “…. …., …. …. de alda gel, ……. nın kucağına otur, …. İbne devri, puşt devrini yaşıyoruz, … …. da al gel ayran içelim…” şeklindeki, belirtilmesinde zorunluluk bulunmayan eleştiri ve sitem sınırlarını aşan küçültücü sözlerle mağdura görevi nedeniyle hakarette bulunduğu gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25.10.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/34862 K. 2017/11746 T. 25.10.2017

“…Olay gecesi sanığın alkollü bir şekilde kavga olayına karıştığının emniyete bildirilmesi üzerine şikayetçilerin bulunduğu ekibin olay yerine intikal ettiği, şikayetçilerin sanığı ekip otosuna bindirmek istemeleri üzerine sanığın şikayetçilere beni burdan kimse alamaz, s….. gidin ibneler diyerek hakaret ettiği, ekip aracına bindirildiğinde ise aracın kafes kısmına zarar verdiği, bu suretle kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda; dosya arasında bulunan görgü tespit tutanağı ve bayanlardan sanığın üzerine atılı suçları işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir…” Yargıtay Kararı – 23. CD., E. 2015/13631 K. 2015/2145 T. 2.6.2015

  • Piç vb. Kelimeler İle Hakaret

“Piç” sözcüğü, Farsça piç kelimesinden gelmekte olup toplumumuzda genelde evlilik dışı doğan çocuk, babası belli olmayan çocuk anlamında kullanıldığı görülmektedir.

Bu sözcüğün kişilere hitaben söylenmesi halinde hakaret suçunun oluşacağını söyleyebiliriz.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Sanığın, doktor olarak görev yapan müştekiye sen benim eşimin adını ağzına alamazsın, o..çocuğu,piç diyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, TCK’nın 125/3-a maddesindeki kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmemiş ise de…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2013/9304 K. 2015/23734 T. 5.3.2015

“…lan, kansız ahmak, piç ihtilali, pis istikbali, alçak, lan asma kelimelerinin, gerek tek başlarına, gerekse parçanın bütünü içerisinde ihtiva ettikleri anlamları itibarıyla kamu görevlisi olan katılanı toplum içerisinde küçük düşürücü nitelikte olduklarının kabulü gerekmektedir…” Yargıtay Kararı – CGK., E. 2009/196 K. 2009/248 T. 27.10.2009

  • Kavat vb. Kelimeler İle Hakaret

Kavat, Arapça “ḳavvād” kelimesinden gelmekte olup, “Pezevenk” anlamına gelmektedir. Bir kişiye, Kavat ve benzeri sözlerin söylenmesi hakaret suçunu oluşturur.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Sanık … hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın, CMK’nın 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmaması ve temyizinin mümkün bulunmaması karşısında, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06/04/2011 tarihli iddianameyle, sanığın müştekiye gavat diyerek hakaret ettiğinden bahisle kamu davası açıldığı…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2016/17317 K. 2019/2593 T. 7.2.2019

“…Sanığın aşamalarda alınan ifadesinde ve iddianamede, Kıyagan soyadlı katılanların, sanığa “Boynuzlu, gavat” gibi sözler ile hakaret ettikleri biçimindeki anlatımları karşısında…” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2014/39000 K. 2019/934 T. 24.1.2019

  • Manyak, Aptal, Salak  vb. Kelimeler İle Hakaret

Bu sözlerin söylenmesi de hakaret suçunun oluşumuna vücut verebilir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“…Sanığın katılana yönelik kullandığı iddia olunan “salak” şeklindeki söz hakaret suçunu oluşturabilirse de anılan bu sözün kullanıldığının her türlü şüpheden uzak, kesin, tutarlı ve inandırıcı delillerle ispatlanması gerekir. Bu itibarla, mahkemece dinlenen tanıkların tamamının, “salak” şeklinde bir söz söylendiğini duymadıklarını beyan etmeleri, olaya ilişkin düzenlenen tutanakta imzası bulunan tanıkların aşamalarda alınan beyanları ile tutanak içeriğini kesin olarak doğrulamadıkları, tanık Bahar Kubat’ın olay tarihinde düzenlenen tutanağın şikayetçi tarafından tutulduğunu, bazı kısımların şikayetçinin iddiası olduğunu, kendisinin de tutanağı imzaladığını beyan etmesi karşısında, mahkemece hakaret suçunun sübutuna dair hangi delile neden dayanıldığı açıklanmadan CMK’nın 230/1-b maddesine aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması…” Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/26138 K. 2016/6745 T. 4.4.2016

“…Sanığın, tedavi amacıyla …Devlet Hastanesi Acil Servisine geldiği, doktor olan şikayetçi …’ın bandajlı elini açmasını söylediğinde sanığın müştekiye hitaben “asıl sen aç ben bi göreyim” dediği, şikayetçi …’in bu şekilde konuşamayacağını söylemesi üzerine, sanığın “gerizekalı, aptal, kendini ne zannediyorsun” diye hakaretlerine devam ettiği, bu esnada polis memuru olarak görev yapan ve adli bir evrak için doktor raporu almak için hastanede bulunan katılan …’ın ve görev arkadaşı tanık …’nun birlikte sanığı koridora çıkardıkları, burada kimlik sorduklarında sanığın kimlik göstermemesi üzerine ekip aracına bindirdikleri, sanığın katılan …’e “ben biliyorum, sen doktoru koruyorsun, doktorla aranda ilişki var, ben bunu araştırıp ortaya çıkaracağım” diyerek hakaret ettiğinin kabul edildiği somut olayda... Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2015/28080 K. 2016/5109 T. 16.3.2016

  • Yavşak vb. Kelimeler İle Hakaret:

Yavşak kelimesi, sözlük anlamı ile halk ağzında bit yavrusu veya halk ağzında, mecaz olarak Geveze, yılışık kimse manasına kullanılmaktadır. Yargıtay, içinde yavşak kelimesi bulunan söylemleri hakaret suçu kapsamında değerlendirmektedir.

Bu konuya ilişkin emsal kararlardan bazıları şunlardır:

“… kapalı ceza infaz kurumunda bulunan sanıkları duruşmaya getiren jandarma personelinin, duruşma sonrasında sanık …’in bir yakınına sarılmasına izin vermemeleri üzerine sanık …’in müştekilere hitaben “Siz yavşaksınız, cezaevinden çıkar çıkmaz sizin kafanıza sıkacağım.” “Yavşaklar kelepçeleri açın da sizinle hesaplaşalım.” ve sanık …’ın ise “Çıkın lan kolumuzdan yavşaklar.” diyerek atılı suçları işlediği sabit görülerek cezalandırılmalarına karar verilmiştir.” Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2020/29323 K. 2023/15704 T. 6.3.2023

“…Sanığın ayrı yaşadığı resmi nikahlı eşi ile katılan arasında gerçekleşen cinsel birliktelik nedeniyle katılana gönderdiği “aç lan teli yavşak” şeklindeki mesajın katılan tarafından gerçekleşen haksız eylemlere tepki olarak gerçekleştiği kabul edilerek yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır…” Yargıtay Kararı – 12. CD., E. 2021/3147 K. 2023/1486 T. 8.5.2023

Hakaret Olmayan Kelimeler

Yukarıdaki açıklamalarımızda belirttiğimiz üzere söylenen sözlerin veya davranışların kişinin onur şeref ve saygınlığını zedeyecek nitelikte olması halinde hakaret suçu oluşacaktır.

Burada tahkir edici olmayan yani kişinin onur, şeref ve saygınlığına yönelmeyen söz ve davranışların tespit edilmesi önemli bir husustur. Nitekim bu durumda suç oluşmayacaktır. Ancak bu durumun tespitinin somut olaya göre değişebileceğini belirtmiştik.

Hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Avukatın görüşünün alınması önemlidir.

Hakaret Suçunun Mağdurun Huzurunda İşlenmesi

TCK m. 125 hükmüne göre; hakaret suçu huzurda veya gıyapta işlenebilecektir.

TCK’daki bu ayrım şekli bir ayrım olup hakaret suçunun huzurda veya gıyapta işlenmesinin verilecek cezada bir öneminin bulunmadığını belirtebiliriz.

Mağdurun görebileceği, duyabileceği bir biçimde, arada herhangi bir aracı olmadan, doğrudan doğruya kişi hedef alınarak ona yalnızken veya başkalarının yanında somut bir eylem veya olgu izafe etmek veya sövmek şeklinde bir eylemin gerçekleşmesi halinde hakaretin huzurda işlendiği söylenebilir.

Huzurda yapılan hakareti mağdurdan başka kişilerin de duymuş olması şart değildir. Mağdur, yalnız iken de hakaret suçuna muhatap olabilir.

Huzurda hakaret suçunun oluşumu için fail ile mağdurun yüz yüze gelmesi şart olarak aranmamaktadır. Mağdur ile fail arasında iletişim kurulabilme kapasitesinin varlığı yeterlidir.

Mağdurun kendisine yönelen ve hakaret niteliğindeki davranışı doğrudan görebilme veya işitebilme yeteneğine sahip olması yeterlidir.

Burada ayrıca failin de bu eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekecektir.

Yasal düzenleme, hakaret suçuna konu davranışın huzurda gerçekleştirilmemesine rağmen bazı halleri suç huzurda işlenmiş gibi cezalandırmaktadır. Örneğin, hakaret suçunun ileti yoluyla işlenmesi halinde suç huzurda işlenmiş olacaktır.

TCK m. 125/2 hükmünde sesli, yazılı veya görüntülü ileti yoluyla hakarette bulunulması halinden bahsedilmiştir. Hakaret suçunun, kişiyi muhatap alan mektup, telgraf, telefon, görüntü ya da ses kaydı, elektronik posta, telefon mesajı gibi sesi, görüntüyü, işareti bir yerden başka bir yere iletebilecek teknolojik bir araç ile gönderilmesi, eylemin huzurda gerçekleştiği anlamına gelmektedir.

Hakaret suçunun mağdurun huzurunda işlenmiş sayılması için; küçük düşürücü bir niteliğe sahip iletinin ilk olarak eylemin yöneldiği mağdur tarafından öğrenilmesi ve doğrudan doğruya mağdura muhatap olarak gönderilmesi gerekir.

Burada önemli olan husus failin mağdura yönelik bu iletisinden mağdurun haberdar olmasını istemesi gerekir.

Örneğin, bir binanın üst katında oturan failin alt katta bulunan bir kişiye salondaki soba deliğinden küfür etmesi halinde hakaret suçu yüze karşı işlenmiş olacaktır.

Yargıtay’ın huzurda yapılan ve hakaret suçunu oluşturan eylemin veya davranışın mağdurun kulağının ağır işitmesinin suçun oluşmasına engel olacağını ifade ettiği eski kararlarına rastlamak mümkündür.

Gıyapta Hakaret Suçu

Gıyap terimi; hazır bulunmama, göz önünde bulunmama, arka manalarında kullanılmaktadır.

TCK’nın 125/1-son cümlesinde gıyapta hakaretin mağdur dışında en az üç kişiyle ihtilat oluşturarak eylemin gerçekleştirilmesi şartını aramaktadır.

Gıyapta hakaret suçu, hakaret suçunu oluşturan davranışı mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan öğrenemeyeceği bir şekilde gerçekleştirilmesi halinde söz konusu olmaktadır. Bir başka anlatımla gıyapta hakaret suçunda fail, mağdurun hazır bulunmadığı veya duyamayacağı bir ortamda bu suçu işlemektedir.

Burada fail, başkalarıyla konuşarak, yazışarak mağdurun, onur, şeref ve saygınlığını küçük düşürücü nitelikte belirli bir olgu veya eylem izafe etmekte veya sövgü dolu sözler söylemektedir.

Yine gıyapta hakaret suçunun failinin ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekmektedir. İhtilat unsurunun kişilerle tek tek görüşmek suretiyle gerçekleştirilebileceği gibi üç veya daha fazla kişiye mektup yollamak, telefonla konuşmak, SMS veya e-mail şeklindeki yollarla mesaj göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilmesi mümkündür.

Ancak ihtilat unsurunun varlığı açısından failin hakaret niteliğindeki sözleri en az üç kişinin işitebileceği bir ortamda ifade etmesi veya en az üç kişiyi dâhil edecek şekilde söylemesi yeterli görülmemektedir.

Burada ayrıca sözlere muhatap olanların söylenenleri bizzat anlamaları ve bu konuda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.

İhtilat edilecek üç kişinin toplu veya dağınık olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Burada asıl önemli olan husus dağınık ihtilat halinde fail tarafından gerçekleştirilen, bir diğer deyişle isnat edilen somut bir fiilin, olgunun veya soyut değer yargısı şeklindeki sövgünün esas unsurlar açısından aynı bir cinsten olması halidir.

İsnat edilen eylemlerin niteliğinin farklı olması halinde gıyapta hakaret suçundan söz edilemeyecektir.

Örneğin failin, bir kişiye mağdur için; yer, zaman ve kişi konumlandırılması yapılarak hırsızlık eylemini gerçekleştirdiği yönünde isnatta bulunduktan sonra başka bir kimseye de zina yaptığı, iffetsiz yaşam sürdürdüğü yönünde isnatlar da bulunması halinde, fail yönünden gıyapta hakaret suçu oluşmayacaktır.

Burada ancak aynı fiilin farklı ifadelerle anlatılması ve fiilin özünde aynı değer hükmünü vermesi halinde gıyapta hakaret suçundan bahsedilebilir.

Gıyapta hakaret suçunda fail, ihtilat unsurunu bilerek ve isteyerek yani kasıtlı olarak gerçekleştirmesi gerekmektedir. Örneğin fail, bir kişi ile ihtilat halinde iken failin isteği dışında varlığını bilmediği başka öznelerin de hakaret oluşturan davranışı görmesi, duyması veya failin ihtilat ettiği kişinin failin bilgisi dışında başkalarıyla ihtilat etmesi halinde ihtilat unsurunun varlığından söz edilemeyecektir.

Yargıtay bir kararında; sanığın, 155 polis imdat hattını arayarak yaptığı telefon görüşmesi sırasında hakaret eylemini gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi, telefon konuşmalarının kayıt altına alınıp dinlendiğini bilmesi ve dinleme görevlisi dahil olmak üzere görüşme kayıtlarının soruşturmada görevli bulunan diğer görevlilerce de dinleneceğinin sanık tarafından bilinebilir bir durum olması gerekçesiyle gıyapta hakaretin ihtilat unsurunun gerçekleştiğini hüküm altına almıştır.

Hakaret Suçunda Netice

Hakaret suçu, failin sırf davranışı ile gerçekleşebilen ve dış âlemde sonuç yaratması beklenmeyen bir suçtur. Bu yüzden hakaret suçunda belli bir sonucun oluşması gerekmemektedir.

Failin tahkir edici, mağduru küçük düşürücü davranışı ile suç tamamlanmaktadır. Hakaret suçunda korunan hukuki konu, mağdurun onur, şeref ve saygınlığı gibi manevi değerlerdir. Bu yüzden gerçek bir zararın mı yoksa zarar olasılığının mı bulunduğunu hakaret suçlarında tespit etmek güç bir sorun haline gelmektedir.

Ancak öğretide hakaret suçunun, tehlike suçu olduğu yönünde egemen bir görüşün var olduğu görülmektedir. Hakaret suçunun varlığı için mağdurun onurunun kırılmış veya kendini aşağılanmış hissetmesi, üzülmesi gerekmemektedir. Mağdur bu durumda olmasa da hakaret suçu varlığını sürdürür.

Burada önemli olan tahkir edici eylemin genel toplum algısına ve somut olaya göre mağdurun onur, şeref ve saygınlığını küçük düşürecek nitelikte olup olmadığıdır.

Hakaret suçu, korunan hukuki varlığın veya menfaatin ihlal edildiği anda gerçekleşir. Bu yüzden tahkir edici davranışın ortaya çıkardığı sonucun zaman içinde devam etmediği, hemen sona erdiği göz önüne alındığında hakaret suçunun ani suçlardan olduğu ifade edilebilir

Hakaret Suçlarında Nedensellik Bağı

Hakaret suçu, failin suç oluşturan davranışı gerçekleştirmesiyle tamamlandığından, sırf davranış suçu olarak tanımlanmaktadır. Hakaret suçunda failin davranışı ile ortaya çıkan sonuç nedensellik bağı bakımından birbirinden ayrılmayacak şekilde konumlanmaktadır. Bu yüzden hakaret suçunda nedensellik bağının değerlendirilmesi yönünden bir sorunla karşılaşılmamaktadır.

Hakaret Suçunda Ağırlaştırıcı Nedenler

Hakaret Suçunun Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı İşlenmesi

Kamu görevlisine ifa ettiği görevi sebebiyle gerçekleştirilen hakaret suçunun cezası ağırlatıcı bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.

Buna göre; bu suç nedeniyle faile verilecek cezanın alt sınırının bir yıldan az olamayacaktır (TCK m. 125/3-a).

Bu tanıma göre kamu görevlisi olarak kabul edilebilecek özneler şunlardır:

1) Gönüllü veya zorla hizmete alınanlar,

2) Ücret karşılığında çalışanlar,

3) Kadrolu veya kadrosuz çalışanlar,

4) İdare hukukuna tabi olarak çalışanlar,

5) Silahlı kuvvetler mensupları,

6) Üniversite öğretim üyeleri,

7) Memurlar,

8) İşçiler,

9) Kamu hizmetinin gerektirdiği sürekli ve asli işlerde çalışanlar ve sözleşmeli personel.

Yukarıda ifade edilen personelin hakaret suçuna muhatap olmaları halinde kamu görevlisi sayılabilmeleri mümkündür. Bunun için ilgili öznenin tabi olduğu mevzuat hükümlerinin buna açık bir şekilde cevaz vermesi gerekmektedir.

Ancak kamusal faaliyetin yürütülmesine ihale yoluyla katılan kişiler, kamu görevlisi olarak tanımlanmamaktadır.

Türk Ceza Kanunu uygulaması açısından kamu görevlisi sayılan bazı özneler şunlardır:

1) 1512 sayılı Noterler Kanun’un 151 inci maddesinde sayılan kişilerin görevleri ile bağlantılı işledikleri suçlarda,

2) 5706 sayılı İstanbul 2010 Kültür Başkenti Hakkında Kanun’un 365 17. maddesine 366 göre ajans personelinin bu Kanun kapsamında yaptıkları işlemlerde,

3) 5368 sayılı Lisanslı Harita Mühendisleri Büroları Hakkında Kanunun  5. maddesine göre Lisanslı harita kadastro mühendislik bürolarında bu Kanun kapsamında belirtilen hizmetleri yapmakla yetkilendirilenler,

4) 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 60. Maddesine göre; kurul başkan ve üyeleri ile personeli,

5) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun369 25. maddesine göre; Kurulun başkan ve üyeleri,

6) 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 52. maddesine göre; bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti ve meclisi azaları,

7) 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi ve grev ve Lokavt Kanunun 69. maddesine göre resmi arabulucu olarak görevlendirilenler,

8) 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun 9/son maddesine göre, özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler,

9) 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi Ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. Maddesinin b) bendine göre; Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel müdür, müessese müdürü, yönetim ve danışma kurulu veya yönetim komitesi üyeleri ile her çeşit personeli,

10) 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un “Ceza uygulaması” başlıklı 23. Maddesinin birinci fıkrasına göre, Özel güvenlik görevlileri 375 . Yukarıda ifade edilen özel yasalara göre faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarda çalışan görevliler, 5237 sayılı TCK’nın 6. Maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.

Başka bir söylemle, yukarıda belirtilen TCK’nin 6. maddesine göre, kamu görevlisi sayılabilecek özneler arasında yer almaktadır. Bu kişiler tabi oldukları mevzuat gereği yürüttükleri faaliyet sırasında kendilerine yönelik işlenebilecek hakaret suçlarında kamu görevlisi sayılacaklardır.

Hakaret Suçunda Cezayı Azaltan Nedenler

Hakaret Suçunun Haksız Bir Fiile Tepki Olarak İşlenmesi

TCK m. 129/1 hükmünde düzenlendiği üzere; failin işlediği hakaret suçu haksız bir eyleme tepki olarak gerçekleştirilmiş ise cezasında belirli oranda indirim yapılacağı gibi cezadan da vazgeçilebilecektir.

Bu düzenleme, genel bir norm olan 5237 sayılı TCK m. 29 hükmünde belirtilen “Haksız Tahrik” halinin hakaret suçuna uyarlanmış hali şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Bu nedenle hakaret suçunda TCK m. 29 uygulanmayacaktır. 5237 Sayılı TCK m. 129/1’de yer verilen hükmün iki karakteristik özelliği bulunmaktadır:

1. özellik: bütün suçlar için genel hafifletici sebep olan haksız tahrikin özel bir halidir.

2. özellik: Yasal düzenlemede ceza vermekten tamamen vazgeçilebilir terimi kullanılarak adeta şahsi cezasızlık sebebi olarak hüküm altına alınmıştır.

Bu nedenle öğretide, TCK m. 129/1 hükmünün karma bir hukuki niteliğe sahip olduğu yönünde görüşler bulunmaktadır.

Hakaretin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde haksız tahrike dair hükümlerin uygulanabilmesi için haksız fiilin şu özelliklere sahip olması gerekir:

  • Herhangi bir hakka dayanmayan bir eylem olmalıdır.
  • Haksız fiilin suç olması, kovuşturulması veya cezalandırılabilir nitelikte olması şart değildir.
  • Hakaret, haksız fiili gerçekleştirmiş olan kişiye yapılmalıdır.
  • Haksız fiilin doğrudan hakaret edene karşı gerçekleştirilmesi şart değildir.
  • Fail üzerinde haksız fiilin etkilerinin devam ediyor olması gerekir.
  • Haksız eylemin failde “tepki vermeyi gerektirecek ölçüde bir etki yaratması” yeterlidir.
  • Haksız fiil ile buna karşılık olarak gerçekleştirilen hakaret tepkisi, yani hakaret eylemi arasında uzun bir zaman süresi olmamalıdır.

Karşılıklı Hakaret

Yargıtay, “Karşılıklı hakaret” için şu şartların varlığını her somut olayda aramaktadır:

1) Karşılıklı olarak işlenen suçlar açısından TCK m. 125 kapsamındaki hakaret suçunun bulunması gerekir.

2) İlk hakaret suçunu işleyen kişi haksız olmalıdır.

3) Tarafların birbirlerine karşı hakaret suçunu işlemeleri ve hakaretin karşılıklı olması şarttır.

4) Karşılıklı hakaret eylemleri arasında nedensellik bağı olmalıdır.

Karşılıklı hakaret için yukarıda belirtilen koşullar aranmaktadır.

Yargılama makamı; olayın niteliğine göre yanlardan biri veya her ikisi hakkında verilecek cezadan indirim yapabilecektir.

Hakaret Suçu Şikayete Tabi Mi?

TCK m. 131/1 hükmüne göre; kamu görevlisine yönelik olarak görevi nedeniyle gerçekleştirilen hakaret suçu şikâyete tabi değildir. Bu suç dışındaki hakaret suçu ise şikâyete tabidir.

Yani soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır. Mağdurun küçük veya kısıtlı olması durumunda şikâyet hakkı vasisi veya velisi tarafından kullanılacaktır.

TCK m. 73/4 hükmünde ise kovuşturma yapılması şikâyete tabi suçlarda şikâyetten vazgeçilmiş olması durumunda aksi yönde yasada bir hüküm bulunmadıkça suç nedeniyle şikâyet hakkı bulunan öznenin şikâyetten vazgeçmesi halinde düşme karar verilmesi gerektiği ifade edilmektedir.

Yasada tam aksi bir düzenleme bulunmadıkça, şikâyetten vazgeçme, bunu kabul etmeyen sanığa bir etki yapmayacaktır (TCK m. 73/6).

Örneğin; mağdurların 11.09.2019 tarihli duruşmada, sanıkla ilgili olarak şikâyetten vazgeçmiş olmaları durumunda, sanığın işlediği iddia edilen hakaret suçundan açılan kamu davasının yapılan duruşmasında, TCK m. 73/6 hükmü gereğince sanığa şikâyetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorulmalıdır.

Bu işlem yapıldıktan sonra sanığın cevabına göre hakaret suçu nedeniyle açılan kamu davasının düşmesine karar verilip verilmeyeceği tartışılmalıdır.

Yargılama makamı bu değerlendirmeyi yapmak zorundadır. Bu ilkeye uyulmaması durumunda sanık ile ilgili olarak kurulacak hüküm hukuka aykırı sayılacaktır.

hakaret suc duyurusu

hakaret suç duyurusu dilekçesi, hakaret suçu savunma dilekçesi

Hakaret Suç Duyurusu Dilekçe Örneği

… Cumhuriyet Başsavcılığına

Şikayet Eden: Adı ve Soyadı, TC Kimlik No, Adres

Vekili: Av. Egem YILDIZ- Av. Ömer Can ALKAN Telefon: +90 534 989 96 57

Şüpheli: Adı ve Soyadı, TC Kimlik No, Adres

Suç: Hakaret (TCK m.125)

Suç Tarihi: …/…/…

Konu: Kamu davası açılması talebidir.

Açıklamalar:

1- Şüpheli yan komşum olur. Benim sahibi bulunduğum taşınmazıma zarar verecek şekilde ahırına duvar inşa ederken bana benim gıyabımda eşim … ve kızlarım ….. huzurlarında “annemin, eşimin ve kızlarımın anasını ve avradını s…ğim” şeklinde küfürler ederek özellikle kızlarımın ırz ve namuslarına küfür ederek hakaret ve sövmede bulunmuştur.

2- Bu şahıstan şikâyetçiyim. Hem benim umumi yoldan geçmeme engel olmaktadır. Hem de bana ve aileme ağza alınmayacak sinkaflı küfürler etmektedir. Ailem bu konuya şahittir. Şüpheli hakkında … Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmazlarıma yaptığı tecavüzden dolayı men davası açtım. Yalnız bana ve aileme yaptığı sözlü sataşmalar hakaretler devam ettiği için kendisinden davacı ve şikâyetçiyim.

Deliller: 1- … Asliye Hukuk Mahkemesinin…/…E sayılı dava dosyası, 2- Tanık anlatımları ve sair yasal deliller

Hukuki Sebepler: TCK. md. 125 ve ilgili mevzuat.

Sonuç ve Talep: Yukarıda kısaca açıklandığı üzere şüpheli hakkında kamu davası açılarak cezalandırılması için gereğinin yapılmasını saygılarımla talep ederim. …/…/…

Şikayet Edenin

Adı Soyadı ve İmza

Hakaret Suçu Dilekçe Örneği

… Cumhuriyet Başsavcılığına

Şikayet Eden: Adı ve Soyadı, TC Kimlik No, Adres

Şüpheli: Adı ve Soyadı,TC Kimlik No, Adres

Suç : Hakaret ve Yaralama

Konu: Kamu davası açılması talebidir.

Açıklamalar: Resmi nikahlı eşim olan …ile beş yıldır evliyiz. Dün kocam eve alkollü geldi. Bu nedenle aramızda tartışma çıktı. Eşim tartışma esnasında “o…çocuğu,” diyerek bana hakaret etti. Ayrıca eline aldığı sopa ile beni yaraladı.

Deliller: 1- Sağlık raporu, 2- Nüfus kayıtları, 3- Tanık anlatımları ve sair yasal deliller

Hukuki Sebepler: İlgili mevzuat.

Sonuç ve Talep: Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle eşim olan …dan şikâyetçiyim. Cezalandırılmasını  talep ederim. …/…/…

Şikayet Eden Adı ve Soyadı

İmza

Hakaret Suçu Uzlaşmaya Tabi Mi?

CMK m. 253 hükmünde düzenlenen uzlaşma müessesinin takibi şikayete bağlı suçlar ile kanunda belirtilen katalog suçlar açısından tarafların uzlaştırmacı tarafından özgür iradeleriyle edimli yahut edimsiz bir şekilde anlaşmaları halidir.

Uzlaşmaya tabi bir suçta kovuşturma şartı olan uzlaşmada; tarafların uzlaşması halinde kamu davası açılamayacaktır.

Bir şekilde mahkeme aşamasına geçilmiş bir dosyada ise uzlaştırma işlemleri için dosya Uzlaştırma Bürosuna gönderilecek ve uzlaşmanın sağlanması halinde kamu davası düşürülecektir.

Hakaret suçu uzlaşma kurumu kapsamında yer alan suçlardandır. Ancak kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu ise uzlaşma kapsamında yer alan suçlardan değildir.

hakaret sucu zamanasimi

hakaret suçu ceza zamanaşımı, hakaret suçu dava zamanaşımı süresi

Hakaret Suçu Zamanaşımı

Hakaret suçunun temel şeklindeki cezası, TCK m. 125/1 hükmü üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.

Bu nedenle bu suçta dava zamanaşımı süresi, TCK m. 66/1-e hükmüne göre 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabi olacaktır.

TCK m. 66/2 hükmüne göre; Fiili işlediği sırada 12-15 yaş aralığında olanlar hakkında, bu sürelerin yarısı uygulanır.

15-18 yaş aralığında olan çocuklar hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşecektir.

TCK m. 67/4 hükmüne göre; zamanaşımının kesilmesi durumunda, zamanaşımı süresi en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Bu durumda da uzamış zamanaşımı süresi 12 yıl olacaktır.

5/5 - (4 oy kullanıldı.)

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir