yabanci ulke bosanma kararlarinin taninmasi

Yabancı Boşanma Kararlarının Tescili – Nüfus Hizmetleri Kanunu 27/A

Genel Olarak

Yabancı Ülke Adlî veya İdarî Makamlarınca Verilen Boşanma Kararlarının Nüfus Kütüğüne Tescili

Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 27/A, Milletlerarası Özel Hukuka ilişkin olup, yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tesciline ilişkindir.

Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 27/A:

“(1) Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte veya taraflardan birinin ölmüş ya da yabancı olması halinde Türk vatandaşı olan diğer taraf veya vekilinin tek başına başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir. 

2) Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri, yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.

(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.

(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenir.”  hükmünü haizdir.

Yabancı Boşanma Kararının Nüfusa İşlenmesi Şartları

1- Yabancı bir ülkenin adli veya idari makamlarınca verilmiş bir karar olması gerekmektedir.

MÖHUK’tan farklı olarak, idari makamlarca verilmiş kararların da ülkemizde hüküm ve sonuç yaratmasına imkan tanımaktadır.

2 . Boşanma , evlenmenin butlanı, evlenmenin iptali, evlenmenin mevcut olup olmadığının tespitine yönelik kararlar bakımından uygulama alanı bulmaktadır.

Gaiplik ve ölmüş sayılma kararlarının nüfus siciline tescili bağlamında bu kanun maddesinden faydalanılamayacaktır. Bunların içerisinde evliliğin sona erdiğine ilişkin bir hüküm var ise bu kararlar da nüfus hizmetleri kanunu kapsamında tescil edilebilecektir.

Hukuki uyuşmazlıklarda hak kaybı yaşanmaması adına avukatla çalışmak çok önemlidir.

3. Adli veya idari organlarca verilmiş olan kararların kesinleşmiş olması ya da idari kararın nihai nitelikte olması gerekmektedir.

2020 yılındaki değişiklikle birlikte, kişiler bizzat ya da vekilleri aracılığıyla müracaat edebilmektedirler.

Vekilin kanuni temsilci olabileceği gibi vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen kişiler olabilmesi de mümkündür.

Eşler birlikte başvuru yapabilirler, 90 gün içinde yapılan farklı başvurularda ise birlikte başvurma gerçekleşmiş sayılmaktadır.

Nufus Hizmetleri Kanunu 27A Yabanci Bosanma Kararlarinin Tescili

yabancı ülke boşanma kararının tanınması, yabancı mahkeme boşanma kararının tanınması, yabancı boşanma kararının nüfusa işlenmesi

Yabancı Boşanma Kararlarının Nüfus Kütüğüne Tescili Süreci

Talebin, Türk kamu düzenine açık aykırılık hali yaratmamış olması gerekmektedir.

Şayet yabancı ülke adli veya idari makamlarınca verilmiş olan kararla ilgili Türkiye’de açılmış ve halen devam eden bir dava veya reddedilmiş bir dava var ise talebin reddedilmesi gerekmektedir.

Başvuru, yurtdışında konsolosluklarımıza, yurtiçinde ise içişleri tarafından belirlenen il nüfus müdürlüklerine yapılmaktadır.

Başvuruda, hükmün varlığını gösteren ve onaylı tercümesini içeren bir belge ile verilen kararın kesinleşmiş olduğu ya da nihai nitelikte bir karar olduğuna ilişkin yetkili makamlardan alınmış onaylı bir belge istenmektedir.

Kararların içerisinde velayete, nafakaya, tazminata, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir hüküm varsa bunlarla ilgili işlem yapılmaz; bunlar için MÖHUK çerçevesinde tenfiz talebinde bulunulması gerekmektedir.

İnceleme sonucunda tescil talebinin kabul edilmesi halinde, verilmiş olan kararların tarihi kesinleşme tarihi olarak kabul edilmektedir. Yani tescil tarihi değil, yabancı kararın kesinleşme tarihi hüküm ve sonuç doğurması bakımından esas alınacaktır. 

Nüfus Hizmetleri Kanunu Madde 27/A Yargıtay Kararları

yargitay kararlari 1

yabancı unsurlu boşanma davaları, nüfus hizmetleri kanunu, nüfus hizmetleri kanunu 27 a boşanma

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İzmir BAM, 2. HD., E. 2019/1148 K. 2020/42 T. 13.1.2020:

  • T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A DAVANIN KONUSU :Tanıma Taraflar arasındaki tanıma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen davanın usulden reddi kararına karşı, davacı ile davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. ve 356. maddeleri gereğince DURUŞMASIZ OLARAK ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile bağlı olarak dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ ; Davacı erkek dava dilekçesinde, tarafların Danimarka Mahkemesinin 25.10.2012 tarih ve 2012/1122-13893 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizine karar verilmesini istemiştir. Davacı 01.12.2018 tarihli dilekçe ile, boşanma kararı idari makamca verildiğinden, tanıma talebi reddolunacak ise davanın terditli hale getirilerek boşanmanın Danimarka’da gerçekleştiğinin tespiti ile boşanma kararından bu yana tarafların ayrı yaşaması, ortak yaşamın yeniden kurulamayacak derecede evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle Türkiye’de tarafların boşanmalarına karar verilmesini, tanıma tenfiz davası ile bu ek davanın birleştirilmesine, karar verilmek, tanıma tenfiz talebinin reddine karar verilmesi halinde terditli talepleri gereği tarafların Danimarka’da boşanmış olduklarının tespiti ve Türkiye’de de boşanmalarına karar verilmesini istemiştir. Davalı kadın cevap dilekçesinde, tenfiz davasının ıslah yolu ile boşanmaya dönüştürülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ek dava dilekçesinin ayrı ve yeni bir dava olarak kabulü gerektiği, davalının da boşanmayı kabul ettiğini, dava tarihinden yasal faizi ile 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi, 5000 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, tanıma ve tenfize ilişkin davanın HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, davacının 06.12.2018 havale tarihli talebi hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ ; Davacı erkek, Danimarka’da boşanmaya mahkemelerin yanında belediye ve valilikler tarafından da karar verildiğini, Nüfus Hizmetleri Kanununun 27/A maddesinin 3. fıkrası ve yönetmeliğin 11. maddesi gereğince idari makamlarca verilen kararlarında tanıma ve tenfizinin mümkün olduğunu, tanıma ve tenfiz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, tanıma tenfiz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür. Davalı kadın, boşanma davası mevcut olduğundan, lehine nafaka taleplerinin kabulü gerektiğini, davalının da boşanmayı kabul ettiğini, davalı yararına maddi ve manevi tazminata, tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İlk derece mahkemesince, ”Tanınması ve tenfizi istenilen ilamın idare tarafından verildiği, mahkeme tarafından verilmiş bir ilam bulunmadığı, bu yönüyle de tanınması ve tenfizi istenilen yabancı ilamın tanınması ve tenfizinin istenmesine, tanınmasına ve tenfizine yasal olanak olmadığı, bu hususun özel dava şartı olduğu, tanıma ve tenfize ilişkin açılan dava dosyasında ayrı bir harç yatırmak suretiyle ek dava adı altında boşanma talep edilmesi mevcut usul kuralları ve yargı içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığı, davacı vekilinin bu talebini ıslah olarak değerlendirmek de mümkün olmadığı, bu nedenle boşanma talebine ilişkin usulünce açılmış bir dava olmadığından davacı vekilinin 06.12.2018 havale tarihli dilekçesine konu boşanma talebi hakkında, usulü çerçevesinde açılmış bir dava olmadığı,” kabul edilmiştir. Davacının istinafı yönünden, İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.(6100 sayılı HMK m. 355) Davacının istinaf talebi sadece, tanıma tenfiz talebine ilişkindir. Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir. Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.(Nüfus Hizmetleri Hakkında Kanunun 27/A 1-3) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, Nüfus Hizmetleri Hakkında Kanunun 27/A 1 maddesi koşullarının gerçekleşmediğinin, tanıması istenen yabancı boşanma kararının valilik tarafından verildiğinin, Nüfus Hizmetleri Hakkında Kanunun 27/A 3 maddesinde öngörülen düzenlemenin, ”Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların” Türkiye’de tanınabileceğine ilişkin yasal düzenlemeyi ortadan kaldırıcı nitelikte bulunmadığının anlaşılmasına göre, davacının yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalının istinaf itirazları yönünden, Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının tazminat ve nafaka isteklerine ilişkin olarak harcı yatırılarak usulüne uygun şekilde açılmış birleşen ve karşılık davasının bulunmadığının, davacının usulüne uygun açılmış bir boşanma davasının olmadığının anlaşılmasına göre, davalının yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM: Yukarıda gösterilen sebeplerle; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1. maddesi gereğince; tarafların İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE, 2-Tarafların istinaf itirazlarından peşin alınan 121,30’ar TL İstinaf başvuru harcı ve 44,40’ar TL istinaf peşin harcının hazineye gelir kaydına, bakiye 10ar TL istinaf peşin harcının taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf giderlerinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına, 4-Bakiye istinaf gider avansının mahkemesince davalıya geri verilmesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 361/1 maddesi gereğince, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyizi kabil olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi.

Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2022/5479 K. 2022/6321 T. 27.6.2022:

  • MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tanıma ve Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde davalı ile evlendiğini, söz konusu evliliğin Almanya’da Moers Yerel Mahkemesi Aile Mahkemesi Esas No:490 F 249/17 numaralı dosya kararı ile boşandıklarını ve bu kararın kesinleştiğini beyan ederek Almanya Federal Cumhuriyeti Moers Yerel Mahkemesi Aile Mahkemesi tarafından verilen boşanma kararının Türkiye’de de geçerlilik sağlayabilmesi için tanınmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece “Nüfus Hizmetleri Kanununun 27/A maddesinin birinci fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya taraflardan birinin ölmüş ya da yabancı olması halinde Türk vatandaşı olan diğer taraf veya vekilinin tek başına” ibaresi eklenmiştir.” yani dosyamızda taraf olan davacının Türk vatandaşı oluşu, davalının Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı oluşu, davacının tek başına gerekli evraklarla bulunduğu yer nüfus müdürlüğüne başvurarak yargı yoluna başvurmadan tenfiz işlemini gerçekleştirebileceği anlaşılmakla davacının dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça istinaf talebinde bulunulması üzerine istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, davacı temyiz talebinde bulunmuştur. Nüfus Hizmetleri Kanunun’nun yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tescili başlıklı 27/a maddesinde “(1) Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte veya taraflardan birinin ölmüş ya da yabancı olması halinde Türk vatandaşı olan diğer taraf veya vekilinin tek başına başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.(2) Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri, yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. İçişleri Bakanlığı Nüfus Hizmetleri Genel Müdürlüğünün. 1.4.2020 tarihli yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tesciline yönelik açıklama belgesi gereğince; bu başvuruların Valilikler tarafından kurulan komisyonlar tarafından değerlendirileceği belirtilmiş, değerlendirme şartları yine bu düzenlemede belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre yabancı mahkeme kararlarının tanıma kararı olmadan nüfusa tescili için idari bir yol öngörülmüş ise de bu idari başvuru taraflara zorunlu olarak ikame edilmiş bir yol değildir. MÖHUK hükümleri kapsamında tanıma ve tenfiz davasının açılması için idari başvuru yolunun tüketilmesi dava şartı olarak öngörülmemiştir. Söz konusu idari başvuru taraflara sunulmuş seçimlik bir hak olarak mevcuttur. İdari başvurudan bağımsız olarak kişilerin dava açma hakkı bulunmaktadır. Dava şartı olmayan veyahut bu yönde bir düzenlemeyi muhtevasında barındırmayan idari başvuru yolu tüketilmesi gereken zorunlu bir yol olarak değerlendirilemez. Davacının dava açmakta hukuki yararı vardır. Hal böyle iken mahkemece delillerin toplanarak MÖHUK hükümlerine göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ;Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 27.06.2022 (Pzt.)

 

4.5/5 - (2 oy kullanıldı.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir