mustehcenlik sucu

Müstehcenlik Suçu ve Cezası- TCK 226

Müstehcenlik suçu, Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK“) oldukça karmaşık bir şekilde ele alınmıştır.

TCK m. 226’yı, düzenlemenin daha anlaşılabilir olabilmesi için beş başlık altında inceleyebilmek mümkündür.

  1. Müstehcen ürünlerin yayılmasına ilişkin suçlar TCK m. 226/1’de düzenlenmiştir.
  2. Çocuk pornografisine ilişkin suçlar TCK m. 226/3’de düzenlenmiştir.
  3. Şiddet içeren (sado-mazoşist), hayvanlarla yapılan, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan cinsel davranışlara ilişkin pornografik ürünlere ilişkin suçlar TCK m. 226/4’de düzenlenmiştir.
  4. Çocuk pornografisi, şiddet içeren pornografik ürünlere (sado-mazoşist pornografi) ve hayvan pornografisine çocukların erişmesini sağlamak suçu TCK m. 226/5’de düzenlenmiştir.
  5. Müstehcen ya da pornografik ürünlerin basın-yayın yoluyla yayılması ise TCK m. 226/2 ve TCK m. 226/5’de düzenlenmiştir.

Müstehcenlik Suçu Nedir?

TCK’da müstehcenlik kavramı tanımlanmamış olup değişime açık bir kavram olması sebebiyle bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği yüksek mahkeme kararları ve öğretiye bırakılmıştır.

Müstehcenlik kavramının anlamı yer, mekan ve zamana göre değişmektedir. Müstehcenlik kavramı yer, mekan ve zamana değişkenlik gösterdiğinden müstehcenliğin genel bir tanımı mümkün olamamaktadır.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 1985/872 E., 1985/1682 K. ve 03.04.1985 T. sayılı kararında,

“…Müstehcenlik konusu incelenirken porno (obsen-müstehcen) ve erotik kavramlarını birlikte değerlendirmek gerekir. Eski Yunanca (porne-fahişe) sözcüğünden türeyen porno ve bu konuda yapılan yayınları belirleyen pornografi, aşırı, çok şiddetli, makul olmayan bir biçimde şehvet duygularının tahrik edilmesi anlamına gelirken, müstehcen, çok değişik tanımlar yapılmış olmakla beraber kanunumuzdaki tanımı ile halkın ar ve haya duygularını incitecek (söz, yazı, vs.) anlamına gelmektedir. Bu tanıma göre müstehcen kavramı topluma, kişiye, çevreye göre normatif sayılmalıdır. Bunun bir sınırı bulunduğu da kuşkusuzdur. Erotik sözcüğü ise, sevginin cinsel yönünü ve cinsel aşkı anlatması açısından edebiyat, resim, tiyatro, fotoğraf, film gibi her türlü sanat dalının bir türü olarak kabul edilmiştir…”

diyerek müstehcenliği, benzer bazı kavramlarla olan farklarını ortaya koyarak tanımlamaya çalışmıştır.

Donay’a göre, müstehcenlik kavramı kati ve genel bir kritere sahip olmamakla birlikte, genel olarak, cinsellikle ilgili ve okuyucu veya seyircinin cinsel duygularını körükleyen ve her türlü yazı ve resim olarak algılanmalıdır. (Süheyl Donay, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Beta Yayıncılık, İstanbul 2007, s.327)

Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve öğretiye göre müstehcenlik kavramı normatif olmakla birlikte suç konusu olabilmesi için cinsellikle ilgili olarak muhatabını körüklemesi gerekmektedir.

Müstehcenlik Suçu – TCK 226 

(1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,

b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,

c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,

d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren,

e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,

f) Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.

mustehcenlik sucu

Müstehcenlik Suçu Unsurları

TCK m. 226/1 Bakımından

TCK m. 226/1 bakımından suçun konusu; “müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerdir”. Bu sebeple suçun konusu olarak öncelikle bir ürün olması gerekir.

Bu ürünlerin müstehcen görüntü, yazı veya söz içermesi gerekir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere müstehcen ürünlerin şekli, sınırlı olarak sayılmıştır. Bu sebeple bu şeklin dışındaki bir ürün, örneğin; tahrik edici bir koku, müstehcenlik suçunun konusu olamaz.

Ürünün, müstehcen ürün olup olmadığına, genel ahlakın ihlal edilip edilmediğine karar verecek olan hakimdir. Ancak hakim, bunu yaparken yalnızca toplumun korumayı amaçladığı değerleri değil, çağdaş kıstasları ve demokratik hukuk devleti gibi kavramları da göz önüne almalıdır.

Bu fıkrada belirtilen suçun oluşumu açısından, çocuğun bizzat cinsel eylemde bulunması gerekli olmayıp, müstehcen şekilde bir kız bir erkek çocuğunun insanları tahrik edecek şekilde, cinsel organlarının görünür tarzda resimlerinin çekilmesi veya çocukların müstehcen sayılacak şekilde birbirlerine sarılma görüntüsünün verilmesi yeterlidir.

Failin, kişisel ya da ticari amaçlarla davranışta bulunması da önemli değildir. Fail bu eylemi kimseye göstermeyecek olsa bile, görüntü, yazı veya söz haline getirdiği anda suçu işlemiştir.

TCK m. 226/2 Bakımından

Maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçun maddi unsuru müstehcen görüntü yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesidir. Bu fıkrada düzenlenen suça “yayın yolu ile müstehcenlik” demek uygundur.

TCK m. 226/2’de tanımlanan suçun konusu, 1. fıkrada açıklanan müstehcen üründür. TCK m. 226/2’de, TCK m. 226/1’in konusunu oluşturan ürünün, basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi cezalandırılmıştır.

Basın yoluyla işlenen suçların failleri 5187 Sayılı Basın Kanunu m. 11’de, eser sahibi eser sahibinin belli olmadığı ya da suçun tamamlanmış olduğu yayım anında ceza ehliyetine sahip olmadığı ya da yurt dışında olması nedeniyle Türkiye’de yargılanamadığı, ya da daha önce kesin hükümle aldığı ceza nedeniyle mahkûm olduğu cezanın etki etmediği hallerinde yayımcı ve yayımcının da bu hallerde bulunduğu hallerde basımcının sorumlu olduğu şeklinde düzenlenmiştir.

TCK m. 226/3 Bakımından

TCK m. 226/3’te düzenlenen suçun konusu, 1. cümle bakımından; müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde kullanılan çocuk veya çocuk gibi görünen kişilerin bedenleri ya da temsili çocuk görüntüleridir.

Başka bir deyişle, bu fıkrada, “çocuk müstehcenliği” suçu düzenlenmiştir. İlk fıkrada “çocuğa müstehcenlik”; üçüncü fıkrada “çocuğun müstehcenliği” suçun konusudur. Bu fıkrada iki ayrı suça yer verilmiştir. Bu suçlardan birincisi, müstehcen nitelikteki görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılmasıdır. Bu suçun maddi unsuru her ne suretle olursa olsun çocukların anılan ürünlerin üretiminde kullanılması ile oluşur.

Fıkranın 2. cümlesindeki suçun konusu ise, 1. cümlede belirtilen çocuk veya çocuk gibi görünen kişilerin bedenleri ya da temsili çocuk görüntüleri kullanılarak üretilen, müstehcen ürünlerdir.

TCK m. 226/3’te gerçek bir çocuğun varlığı şart değildir. Çocuk olmasa da çocuk gibi görünmek, çizgi film ya da çocuk izlenimi veren seslerin kullanılması halinde de ürün, TCK m. 226/3’ün kapsamında suçun konusudur.

TCK m. 226/4 Bakımından

TCK m. 226/4’te düzenlenen suçun konusu; “şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünlerdir”.

Madde metninde müstehcenlik ifadesine yer verilmemiştir. Fakat bu ürünlerin müstehcen olduğu kabul edilmiştir. Suçun konusunu oluşturan bahsi geçen bu ürünler açısından mutlak yasak söz konusudur. Hukuk sistemimizde hiçbir şekilde bu ürünlerin üretimine, satılmasına cevaz verilmemiştir.

Suçun konusu olan şiddet kullanılarak yapılan cinsel davranışları konu alan ürünün, cezalandırılma sebebi bu ürünlerin kişilerin, özellikle de çocukların, bedensel ve ruhsal gelişiminde zararlı etki oluşturmasıdır. Ayrıca bu hareketler taklit etkisi ile cinsel ilişkilerde şiddet kullanımını arttırabilir.

Tarafların birbirlerini, bedensel veya ruhsal olarak duygularını ve hislerini önemsememesine sebep olabilir. Bu durum sağlıksız ilişkilere, sağlıksız toplum yapısına neden olur. Bir cinsel davranışın, şiddet kullanılarak yapılıp yapılmadığını belirlemek açısından her olay kendi şartlarında değerlendirilmelidir. Ancak hareketin, şiddet kullanılarak yapılan cinsel davranış olarak nitelendirilmesi için şiddet, yoğun ve doğrudan olmalıdır.

Ürünün TCK m. 226/4 kapsamında olması için şiddetin, gerçek anlamda uygulanmış olması gerekmez, izleyen veya okuyan kişiye şiddet izlenimi vermesi yeterlidir. Ancak cinsel açıdan tahrik için, şiddet kullanılması tehdidi TCK m. 226/4 kapsamına girmez.

TCK m. 226/5 Bakımından

TCK m. 226/5’te tanımlanan suçun konusu, 3. ve 4. fıkrada açıklanan müstehcen üründür. TCK m. 226/5’te, TCK m. 226/3 ve 4’ün konusunu oluşturan ürünün, basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi, çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okumasının sağlanması cezalandırılmıştır. Bu sebeple TCK m. 226/5’in konusu 3. ve 4. fıkrada açıklanan müstehcen üründür.

Bu fıkrada düzenlenen suç, üç ve dördüncü fıkralarda düzenlenen ürünlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması ve yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da bu tip ürünlerin çocukların görmesi, dinlemesi veya okumasını sağlamadır.

Müstehcen içeriğin, yayılması internet aracılığıyla gerçekleştiği takdirde fıkranın uygulanması açısından belirsiz sayıda kişinin ulaşma imkanının bulunması gerekir. Ürünün, yalnızca belli bazı kişilere ulaştırılması ya da internetin bireysel bir iletişimi gerçekleştirmek amacıyla kullanılması halinde TCK m. 226/5 fıkrasındaki suçun unsuru gerçekleşmeyecektir.

Suçun beşinci fıkraya uyması halinde TCK m. 134’te düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun da oluşması mümkündür. Bu halde içtima hükümleri gereğince en ağır cezayı gereken TCK m. 226 hükümleri dikkate alınmalıdır.

mustehcenlik sucu beraat kararlari 1

Müstehcenlik Suçunda Hukuka Uygunluk Nedenleri

Bilimsel, Sanatsal ve Edebi Eserlerde Hukuka Uygunluk Nedeni

Müstehcenlik suçunda özel olarak getirilen hukuka uygunluk nedeni ise 7. fıkrada düzenlenmiştir.

TCK m. 226/7’ye göre; “Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz”.

Hukuka uygunluk sebebi, kanun maddesinde bu suça özel olarak kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Belirtmek gerekir ki bilim ve sanat özgürlüğü, ifade özgürlüğü ile bağlantılıdır. Zira sanat, ifade ve iletişim kurma biçimidir.

Bu nedenle TCK m. 226/7’deki durum hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilmese de, bilim ve sanata ilişkin ifadeler yukarıda açıklanan ifade özgürlüğünün sınırlarını aşmadıkça ifade özgürlüğü kapsamında da korunmaktadır.

Müstehcenlik Suçunda Yargılama Usulleri 

Müstehcenlik Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma

Maddede tanımlanan suçların kovuşturulması ve soruşturulması şikâyete tabi değildir. Soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır.

Suça konu görüntülü müstehcen materyal içerisindeki görüntülerin uzman bilirkişi değerlendirilmesinden sonra sanığın eyleminin hangi fıkraya uyduğu tespit edilecektir. Bilirkişi ayrıntılı raporunda incelenen üründe, çocukların kullanılıp kullanılmadığı ya da şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışların yer alıp almadığı yönünde değerlendirme yapmalıdır.

Müstehcenlik Suçu Görevli Mahkeme

5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un m. 10 ve 11’e göre 226’ncı maddede düzenlenen suçlar Asliye Ceza Mahkemeleri’nin görevi kapsamındadır.

Çocukların işledikleri suçlara ise 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun m. 26 gereğince Çocuk Mahkemeleri’nde bakılır.

5187 Sayılı Basın Kanunu m. 27’ye göre basılmış eserler yoluyla işlenen müstehcenlik suçlarından dolayı açılan davalar, bir yerde asliye ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde iki numaralı Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür ve bu davalar acele işlerden sayılır.

Suçun internet üzerinden işlenmesi halinde müstehcen içerikli yayının yapıldığı yer dışında ulaştığı yerlerde de işlenmiş kabul edilmesi gerekir. Bu durumda 5271 Sayılı CMK m. 12/5 fıkrası hükmü kıyasen uygulanabilir.

TCK m. 8 gereğince de suçun kısmen ya da tamamen Türkiye’de işlenmesi ya da neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç Türkiye’de işlenmiş sayılır. Bu hükümle özellikle suçun internet üzerinden gerçekleştirilmesi halinde neticenin gerçekleştiği, yayının ulaştığı her yerin suçun işlendiği yer olarak kabul edilecektir.

Müstehcenlik Suçu Cezası

TCK m. 226 düzenlemesinde yaptırım olarak hem hapis cezası hem de adli para ceza öngörülmüştür.

  • TCK m. 226/1 bakımından müstehcenlik suçu cezası, fıkra hükmünde açıkça belirtilmiştir. Buna göre; “kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır”. Kişinin, 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası alması halinde ceza kısa süreli sayılır. Bu durumda koşullarının mevcut olması halinde TCK m. 50 uygulanır. Bu halde ceza, para cezası veya TCK m. 50’de belirtilen yaptırımlardan birine çevrilebilir. Ancak TCK m. 50’de gösterilen yaptırımlar arasında pedofili, zoofili olan fail açısından tedavi yaptırımı bulunmamaktadır Suçun üst sınırı madde hükmünden görüleceği üzere 2 yıldır. Bu açıdan TCK m. 51’e göre verilen cezanın, ertelenmesi mümkündür. Hatta TCK m. 51/8’e göre, “denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde ceza infaz edilmiş sayılır”. Ancak burada cezası ertelenen sanık hakkında tedavi uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
  • TCK m. 226/2 bakımından müstehcenlik suçu cezası, “altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır”. Görüleceği üzere TCK m. 226/2 kapsamında suçun basın veya yayın yolu ile yapılması, TCK m. 226/1’e göre daha fazla yaptırıma tabi tutulmuştur.
  • TCK m. 226/3 bakımından müstehcenlik suçu cezası “müstehcen ürünün üretiminde çocuğu kullanması halinde beş yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Bu ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arz edilmesi, satılması, nakledilmesi, depolanması, ihraç edilmesi, bulundurulması, başkalarının kullanımına sunulması halinde bu suçun yaptırımı da iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır”.
  • TCK m. 226/4 bakımından müstehcenlik suçu cezası, “bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır”.
  • TCK m. 226/5 bakımından müstehcenlik suçu cezası, “altı yıldan on dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır”.

TCK m. 226’da belirtilen yaptırımlar görüldüğü üzere hapis cezası ve adli para cezasıdır. Kanunda, lâfzî olarak “veya” değil “ve” bağlacını kullanılmıştır. Bu sebeple öngörülen yaptırımlar seçimlik değildir ve hakim takdirine bırakılmamıştır. TCK m. 226 açısından suçun yaptırımı düzenlenirken, suçun ekonomik boyutu göz önüne alınmıştır. Hapis cezasına ek olarak adli para cezası da yaptırım olarak öngörülmüştür. Bu nedenle faile, hapis cezası ile birlikte, adli para cezası da verilir. Kanun gerekçesinde; “seçimlik hareketler olan bu fiillerin işlenmesi suretiyle bir kazanç elde edilebileceği için, bu suçun karşılığında hapis cezasının yanı sıra adli para cezası da öngörüldüğü” ifade edilmiştir. Suçun varlığı halinde, iki yaptırımın da uygulanması gerekmektedir.

Ceza Hukukuna ilişkin bir uyuşmazlıklar için hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Ankara Avukatın görüşünün alınması önemlidir.

İletişim için: Adres – Telefon 

Müstehcenlik Suçu Beraat Kararları

  • Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2023/247 E. ve 2024/32 K. sayılı dosyamızın kararı izleyen kısımda yer almaktadır.

mustehcenlik sucu beraat kararlari

 

  • “…Dosyaya, toplanan delillere, özellikle; Milli Eğitim Bakanlığı Efes Müzesi Müdürlüğü’nün 21.7.1971 gün ve 464/1- 343 sayılı yazısı ve bilirkişiler tarafından düzenlenen 7.1.1972 tarihli: Efes Müzesindeki “Tanrı Bes” heykeline ait olan meşhur bir sanat eserinin, resmi teşekküllerce de gerçekleştirilmiş yayın tarzının tekrarı suretiyle yeniden resim olarak yayınlanması mahiyetinde bulunan kartpostal dolayısiyle müstehcenlik ve müstehcen yayın suçunun teşekkül eylemediği kanaatını” beyan eden rapor münderecatına göre, suç konusu kart postalın müstehcen ve hayasızca yayınlanmış bir resim olarak nitelendirilmesi kabil görülmemiş ve bu nedenle de T.C.K .nun 426. maddesinde anılan suç unsurları tekevvün etmemiş bulunmaktadır…” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1973/5-575 E., 1974/170 K. ve 18.03.1974 T. sayılı kararı)
  • “…Bu nedenlerle içinde müstehcen unsurlar bulunduğu tespit edilen ancak bilimsel, sanatsal veya edebî değeri olduğu ileri sürülen eserlere ilişkin uyuşmazlıklarda önce kamu gücünü kullanan organlar ve daha sonra da derece mahkemelerinin, ihtilafa konu eserlerin bilimsel, sanatsal ve edebî değerini tespit etmesi gerekir. Söz konusu eserlerin bu nitelikleri haiz olduğu kabul edildiği takdirde bilimsel olduğu değerlendirilen eserler dışındaki sanatsal ve edebî eserlerin gösterilmesi, yayımlanması, dağıtılması ve başkalarına verilmesi sırasında çocukların korunmasına ilişkin tedbirlerin alınıp alınmadığı, tedbir alınmış ise bu tedbirlerin ölçülü olup olmadığı değerlendirilmeli ve değerlendirmenin sonucuna göre karar verilmelidir. Mevcut başvuruda başvuruya konu kitabın ne edebî nitelikte bir eser olup olmadığı ne de çocukların korunmasına ilişkin bir tedbir alınması gerekip gerekmediği değerlendirilmiştir. Mahkemelerin gerekçeleri ilgili ve yeterli değildir. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 26., 27. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade, sanat ile basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” (Anayasa Mahkemesi Kararı, İrfan Sancı Başvurusu, 2014/20168 B. ve 26.10.2017 T. sayılı kararı)

Müstehcenlik Suçu Yargıtay Kararları

  • “…Sanıktan ele geçen cinsel içerikli görüntülerde hem de doğal olmayan yoldan yapılan cinsel ilişki görüntülerinin bulunduğu tespit edilmesi, hem de bu görüntülerin sanık tarafından basın ve yayın yolu ile yayınlandığı, yayınlanmasına aracılık edildiği ya da çocukların görmesi, dinlemesi veya okunmasını sağlandığının tespiti halinde, her ne kadar eylemler TCK’nın 226/4. maddesi ve 226/5. maddesindeki iki ayrı suçu oluştursa da, TCK’nın 44. maddesinde tanımlanan fikri içtima kuralı gereğince, sanık hakkında en ağır cezayı öngören TCK’nın 226/5. maddesinin uygulaması gereklidir…” (Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2020/12616 K. 2020/21476 T. 24.12.2020)
  • “…Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanığın savunmasında, facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yaşı küçük mağdurla arkadaşlık kurduğunu söyleyerek devamında “… bana ya Watsapp yada Twitter hangisi olduğunu hatırlamıyorum bana göbeğe kadar çıplak fotoğrafını gönderdi yine Watsapp üzerinden en az otuz saniye olmak üzere 15 adet ten fazla video gönderdi… ” ve “… birlikte olduğu bir şahısla olan videosunu müşteki Ezgi bana attı…” şeklindeki ikrarı karşısında, eylemin bir bütün halinde aynı Kanunun 226/3- ilk cümlesindeki müstehcen görüntülerin üretilmesinde çocukların kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi…hükmün bozulmasına…” (Yargıtay Kararı – 18. CD., E. 2019/7009 K. 2019/14159 T. 10.10.2019)
  • “…TCK’nın 226. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun üçüncü fıkrasında müstehcenliğe karşı çocukları korumaya yönelik iki ayrı suç tanımına yer verilmiştir. Bunlardan birincisi; müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suretiyle oluşmaktadır. İkinci suç ise, bu ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, depolanması, ihracı, bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması fiillerinden birinin işlenmesiyle oluşmaktadır. Beşinci fıkraya göre; üç ve dördüncü fıkralardaki suçların konusunu oluşturan ve müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması, yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okunmasının sağlanması, ayrı bir suç oluşturmaktadır. El konulan materyallerde hem çocukların kullanıldığı cinsel içerikli görüntülerin bulundurduğunun tespiti, hem de bu görüntülerin internet ortamında yayınladığının tespiti halinde ise, her ne kadar sanığın eylemleri TCK’nın 226/3. maddesinin son cümlesi ve 226/5. maddesindeki iki ayrı suçu oluştursa da, TCK’nın 44. maddesinde tanımlanan fikri içtima kuralı gereğince en ağır cezayı öngören TCK’nın 226/5. maddesinin uygulanması ve mağdur sayısınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmelidir…” (Yargıtay Kararı – 4. CD., E. 2020/14214 K. 2020/21479 T. 24.11.2020)

 

5/5 - (3 oy kullanıldı.)

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir