Reddi Miras Davası (Mirasın Reddi) – TMK 605

mirasin reddi davasi

Genel Olarak Reddi Miras

Miras açıldığı anda, yasal veya atanmış mirasçılar, külli halefiyet prensibi uyarınca, mirasbırakanın intikale elverişli malvarlığını bir kül halinde, yani aktifi ve pasifi bir bütün olarak ve kendiliğinden kazanırlar.

Bunun için mirasçıların ayrı bir kabul beyanında bulunmalarına kural olarak gerek yoktur.

Vasiyet alacaklıları da mirasın açılması ile birlikte vasiyet alacaklısı sıfatını kazanırlar. Ancak, onların külli halef sıfatları bulunmadığı için, kendilerine bırakılan değerleri kazanmaları kendiliğinden değil; ancak vasiyet borçlusunun bu borcunu ifa etmesi ile gerçekleşir.

Vasiyet borçlusunun bu borcunu ifadan kaçınması halinde kendisine karşı ifa davası açılabilir.

Mirasın intikalinde prensip, mirasbırakanın ölümü ile birlikte terekenin mirasçılara başkaca bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden geçmesidir.

Bu yüzden, kendisi için böyle bir sonucun doğmasını istemeyen mirasçılar açısından bunu engelleyecek bir müesseseye ihtiyaç vardır.

Bu, mirasın reddi (reddi miras) müessesesidir.

Hukuki uyuşmazlıklarda hak kaybı yaşanmaması adına avukatla çalışmak çok önemlidir. Sorularınız için iletişim kurabilirsiniz.

Reddi Miras, Miras Hukuku‘na ilişkin bir uyuşmazlık olup, hak kaybı yaşamamınız adına mutlaka uzman bir Ankara Avukat‘ın görüşünün alınması önemlidir.

Reddi Miras (Mirasın Reddi) 

Külli halefiyet ilkesinin sonuçlarının sınırlandırılması ve mirasçıların mirasbırakanın borçlarına ilişkin sorumluluğundan kurtarmak amacıyla, TMK.m.605’de mirasın reddi düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye göre, mirasın reddi, mirasçıların bu yöndeki irade açıklamasından kaynaklanan gerçek ret ile kanunun bu konuda öngördüğü karineden kaynaklanan hükmi ret olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Kanun, mirasın reddini “hükmi ret” ve “gerçek ret” olmak üzere iki türlü düzenlemiştir.

Mirasın Hükmen Reddi (Hükmi Ret) Nedir?

Ölüm tarihinde mirasbırakanın borç ödemeden aczi açıkça belli ise veya bu durum resmen tespit edilmiş ise hükmi red kendiliğinden gerçekleşir. (TMK m. 605/2)

Başka bir deyişle, belirtilen durumlardan birinin varlığı halinde mirasın reddedilmiş olması bir karinedir.

Burada kanun, kimsenin borca batık bir terekeyi kabul etmek istemeyeceğinin hayat tecrübelerine daha uygun bir sonuç olmasından hareket etmektedir.

Böylece, mirasçıları ret külfetinden kurtarmaktadır.

Mirasbırakanın borçları ödemekten aciz olması, bir ön şart olarak ifade edilmiş, bu ifadeden yürürlükten kalkan Kanunda belirtilen “terekenin borca batık olması” yani terekenin pasifinin aktifinden fazla olduğunun anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre, mirasbırakana açılan davalar veya yapılan icra takipleri, mirasbırakanın geçici nakit sıkışıklığı bununla birlikte örneğin dilenci, serseri veya buna benzer bir hayat sürmesi üzerine ödemekten aciz olduğuna dair yapılan yorumların yeterli olmadığı, ödemeden aciz halinin mirasbırakanın ölüm anında açıkça belli olması veya resmen tespitinin gerektiği belirtilmiştir.

Bahsedilen şartların gerçekleşmesi dahilinde mirasçıların mirası ret etmiş sayılacakları karine olarak kabul edilmiştir.

Bu nedenle mirasçıların hükmen reddin sonuç doğurması için sulh mahkemesine bu hususta bir ret beyanında bulunmalarına gerek bulunmamaktadır.

Ancak mirasçıların (birlikte veya herhangi biri) bu durumun tespiti için dava açmalarına engel yoktur.

Bununla birlikte ödemeden aciz olma mirasçılar aleyhine açılmış bir davada veya bir icra takibine yönelik itiraz olarak ileri sürülebilecektir.

Böylece mirasçıların mirası hükmen reddi hakkını kullandıklarından söz edilecektir. Bununla birlikte TMK.m.619 resmi defter tutma veya TMK.m.632 vd. resmi tasfiye talebinin bulunduğu durumda, mirası hükmen reddin anlamı ve yararı ortadan kalkacaktır.

Buna rağmen mirası kabul etmek isteyen mirasçıların, mirası açıkça kabul etmelerine de engel yoktur. Bu durumda hükmi ret ortadan kalkar.

Hükmi redde mirası kabul etmek için bir süre öngörülmemiştir.

reddi miras

reddi miras yapanların yorumları, reddi miras yapanların yorumlari

Gerçek Ret Nedir?

Hükmi reddin koşullarının gerçekleşmediği hallerde, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın kendisine intikal edecek mirası istemeyen mirasçının,  bunu açık bir ret beyanı ile ortaya koyması gerekir.

Mirasın gerçek anlamda reddi budur.

Gerçek ret, mirasbırakanın ölümünden sonra, mirasçının tek taraflı bir irade açıklamasında bulunmak suretiyle külli halefiyet prensibini bertaraf etmesidir.

Mirası açıkça veya zımnen kabul etmiş olmamak şartıyla, tüm mirasçıların mirası ret hakkı bulunmaktadır. Bu noktada yasal veya atanmış mirasçı olmak arasında fark yoktur. Atanmış mirasçılar da mirası usulüne uygun bir biçimde reddedebilirler. (TMK m. 605/1)

Mirası ret hakkının kullanılmasında; mirası ret hakkını kullanacak mirasçıların tasarruf ehliyeti ve yetkisi, mirası ret hakkının kullanılacağı süreler ile birlikte mirası ret beyanının şekli, özellikleri ve mirası ret beyanı üzerine mahkemenin yapacağı işlemler önem arz etmektedir.

Reddi Mirasta Ehliyet

Mirasın reddi ile mirasçılık hakkının kaybedilmesi sonucu doğacak ve bununla birlikte tereke borçlarından sorumluluk tamamen sona erecek.

Mirasçının bu hak kaybı sonucunu doğuracak irade beyanında bulunabilmesi için ise, fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir.

Reddi Mirasta Süre

Mirasın reddi, yasal mirasçılar için ölümün öğrenilmesinden, vasiyetnameyle atanan mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirilmesinden itibaren üç ay içerisinde yapılır.

Bu itibarla mirasın reddi, ancak miras bırakanın ölümünden sonra kullanılabilecek bir haktır.

TMK.’da mirasın reddi hakkının ancak belli süreler dahilinde kullanılacağı kabul edilmiştir.

Bunlar, TMK.m.606/I gereğince üç aylık süre (olağan süre), TMK.m.626’ da belirtilen resmi defter tutmadan sonra yapılan inceleme sonrasındaki bir aylık süre ve TMK.m.614/II sonra gelen mirasçılar yararına rette kabul beyanında bulunulması için verilen aksi halde reddedilmiş sayılacağının belirtildiği hükümde yer alan bir aylık sürelerdir.

Bu süreler, mirastan reddin yenilik doğuran bir hak niteliği taşıması nedeniyle hak düşürücü sürelerdir.

Mirasın reddi hakkının kullanılmış sayılması için ret beyanının ret süresi içinde mahkemeye ulaşmış olması gerekmektedir.

Daha önce belirtildiği üzere mahkemenin ret beyanının süresinde yapılıp yapılmadığını tespit etmesi gerekmektedir.

Ayrıca ret beyanının süresinde yapılmadığı her zaman bir tespit davası ile hüküm altına alınabilecektir.

Kanunda mirasın reddi için azami bir süre öngörülmemiş olup, TBK.m.92 ve 93’deki hükümler kıyasen sürelerin hesaplanmasında uygulanacaktır.

Reddi Mirasta Beyan

Ret, mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh mahkemesine yöneltilecek yazılı veya sözlü beyan ile gerçekleştirilir.

Reddin özel bir sebebe dayandırılması gerekmez.

Red beyanı mahkemede özel bir kütüğe yazılır ve reddeden mirasçıya bunu gösteren bir belge verilir. (TMK m. 609)

Red beyanının kayıtsız ve şartsız olması gerekmektedir.

Bir mirası ret beyanının kayıtsız ve şartsız yapıldığının nasıl anlaşılacağına, şartın tanımından yola çıkarak değerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

Buna göre ret beyanının hüküm ifade edip etmemesi gerçekleşmesi belirsiz bir olaya bağlanmışsa, ret beyanı şarta bağlanmış ve böylece geçersiz olacaktır.

Örneğin “mirası kardeşim A’nın da mirası reddetmesi şartıyla reddediyorum” beyanı ile geciktirici şarta bağlı, “A’nın mirası reddetmesi üzerine bu ret beyanı geçersiz olacaktır” şeklinde bir beyanla ise bozucu şarta bağlı bir ret geçerli olmayacaktır.

“Miras payımın alt soyuma değil de, anneme kalması kaydıyla reddediyorum” beyanı ile kayda bağlı veya “mirası reddediyorum, ancak bu ret kardeşimin ölümü üzerine hükümsüz olacaktır.” beyanı ile belirsiz vadeye bağlı ret hüküm ve sonuç doğurmayacaktır.

Reddi Mirasın Sonuçları

Mirası reddeden yasal mirasçı, mirasbırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir ve miras buna göre dağılır. (TMK m. 611/1).

Buna göre, onun payı, varsa altsoyuna kalır. Altsoyu yoksa aynı zümredeki diğer mirasçıların payları, o oranda artar.

Atanmış mirasçının mirası reddetmesi halinde onun payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır. (TMK m. 611/2).

Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.

Mirası reddetmiş olan mirasçı, mirasçılıktan doğan hakları kullanamayacağı gibi, mirasbırakanın borçlarından da sorumlu olmaz.

Aynı şekilde mevcut denkleştirme yükümlülüğü de ortadan kalkar; çünkü bu durumda mirası reddeden mirasçının, denkleştirmeye konu kazanımlarını mahsup edilecek bir miras payı kalmamıştır.

Ancak bu şekilde denkleştirmeden kurtulan değerler, tenkise tabi olur.

Kanun koyucu, ayrıca, mirasın reddinden zarar görebilecek bazı üçüncü kişilerin, örneğin, reddeden mirasçının alacaklıları (TMK m.617) ile mirasbırakanın alacaklılarını (TMK m. 618) koruyucu bazı düzenlemelere de yer vermiştir.

Mirası reddetme veya reddetmeme durumda olan mirasçılar, bu haklarını kullanma aşamasındayken terekenin aktif ve pasif değerlerini tam olarak tespit edemeyebilir.

Bu durumda mirası henüz açıkça veya zımnen kabul etmemiş olan, yan, henüz ret hakkına sahip bulunan her mirasçının, terekenin resmi defterinin tutulmasını mahkemeden talep hakkı vardır.

Terekenin resmi defteri, başta mirasçılar olmak üzere, mirasbırakanın mali durumuna ilişkin bilgi sahibi olan herkesin mahkemece yapılacak ilan ve çağrılara riayetiyle mahkeme nezdinde tutulur (TMK m. 620 vd.) ve mahkemenin öngördüğü sürenin dolmasıyla kapatılır.

Defter, bu tarihten başlayarak tanınacak en az bir aylık süre içinde ilgililerce incelenebilir. (TMK m.623)

İnceleme sonunda mirasçılardan her biri, mirası kayıtsız şartsız kabul ettiğini veya mirası reddettiğini beyan edebilir.

Kanun koyucu, mirasın deftere kabulü imkanını tanımaktadır.

Mirasın resmi deftere göre kabulü halinde miras, mirasçıya sadece deftere yazılmış borçlarla intikal eder.

Mirasçı, mirasbırakanın deftere yazılmış olan borçlarından hem tereke malları, hem kendi malvarlığıyla sorumludur.

Alacaklarını süresi içinde yazdırmayan alacaklılara karşı ise mirasçı, kendi kişisel mallarıyla sorumlu olduğu gibi, terekeden kendisine intikal eden mallarla da sorumlu tutulamaz.

Defter tutma, mirası ret için öngörülmüş bulunan üç aylık sürenin işlemeye başlamasından itibaren bir aylık süre içinde sulh hakiminden istenir.

Reddi Miras Dilekçesi Örneği

 SULH HUKUK MAHKEMESİNE

DAVACI: Adı ve Soyadı-TC Kimlik No:-Adres

DAVALI: Hasımsız

KONU: Mirasın reddi

AÇIKLAMALAR:

1- Babam …/…/… tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat etti. Son zamanlarda işlerinin iyi olmaması nedeniyle birçok yere borcu bulunmaktadır.

Alacaklılar sık sık kapıya gelmektedirler.

Yaptığım araştırma neticesinde terekenin borca batık durumda olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım.

2- Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesine göre vefat tarihinden itibaren üç aylık yasal süresi içinde başvuruyorum.

Babamdan intikal eden mirası kayıtsız ve şartsız olarak reddetmek için bu davayı açmak zarureti hâsıl olmuştur.

DELİLLER: 1- Nüfus kayıtları, 2-Mirasçılık belgesi ve sair yasal deliller.

HUKUKİ SEBEPLER: TMK. md. 605, 606, 609/4 vd. ve ilgili mevzuat.

SONUÇ VE TALEP: Yukarıda kısaca açıklanan sebeplerle, babamdan intikal eden mirası reddediyorum, mirası reddettiğime dair istemimin kabulü ile mirasın reddi kararının ilgili sicile tesciline karar verilmesini saygılarımla talep ederim.

Davacı Adı ve Soyadı

İmza

Reddi Mirasa İlişkin Sık Sorulan Sorular

Reddi Miras Nasıl Yapılır?

  • Mirasçılar, mirasın reddine ilişkin -tek taraflı- beyanlarını sözlü veya yazılı şekilde kayıtsız ve şartsız olarak sulh mahkemesine yaparlar ve bu beyan hakim tarafından tutanakla tespit edilir.
  • Ayrıca, bu ret beyanı mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğe yazılır ve isteği halinde kendisine reddi gösteren bir belge verilir. (TMK m.609)

Reddi Miras Süresi Nedir?

  • Mirası reddetme süresi üç aydır.
  • Söz konusu süre, yasal miracılar için mirasbırakanın ölümünü ve kendisinin de mirasçı olduğunu öğrendiği; vasiyetname ile atanan mirasçılar için ise ilgili tasarrufun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren başlar. (TMK m. 606)
  • Koruma tedbiri olarak terekenin yazımı durumunda, yasal ve atanmış mirasçılar için mirası ret süresi yazım işleminin sona erdiğinin kendilerine bildirildiği tarihten itibaren başlar. Bu bildirim, sulh hakimi tarafından yapılır. (TMK m. 607)
  • Sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınan ret süresini önemli sebeplerle binaen uzatabileceği gibi yeni süre de tanıyabilir. (TMK m. 615) Örneğin, COVİD-19 salgını nedeniyle yeterli incelemelerin yapılamaması durumu, mirasçının yurtdışında olması ya da vesayet altında olup henüz yasal temsilci atanmaması.
  • Mirası ret süresi içinde ve henüz reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçısına geçer. Bu mirasçılar açısından süre, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten itibaren başlar. Hal böyle olmakla birlikte, kendi mirasbırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez. (TMK m. 608/1-2)

Reddi Miras Hakkı Düşer Mi?

  • Mirası ret hakkının düşme hallerini dört başlık altında toplayabiliriz.
  • Bunlar; açık kabul beyanı ile ret hakkının düşmesi, TMK. “Ret hakkının düşmesi” başlıklı m.610hükmü gereği öngörülen ret süresinin dolması nedeniyle, tereke işlerine gereğinden fazla karışma nedeniyle(örtülü kabul) ve ret süresi içinde tereke değerlerine sahip çıkma nedeniyle(cezai olarak) ret hakkının düşmesi halleridir.
  • Bu kapsamda, eğer mirası ret hakkının düşmesi hallerinden biri gerçekleşirse, bu durum bir tespit davası ile hüküm altına alınabilecektir.
  • Mirası ret hakkının düşmesinin iki önemli sonucu bulunmaktadır. Mirasbırakanın ölümü üzerine derhal ve kanunen kazanılan miras bakımından geçici mirasçılık sıfatı kesin mirasçılık sıfatına dönüşür. Böylece mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumluluk doğar. Ayrıca TMK.m.600 hükmü uyarınca vasiyet alacağı mirası ret hakkının düşmesi ile muaccel hale gelir.

Reddi Miras Ne Zaman Yapılır?

  • Mirasın reddi, yasal mirasçılar için ölümün öğrenilmesinden, vasiyetnameyle atanan mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirilmesinden itibaren üç ay içerisinde yapılır.
  • Bu itibarla mirasın reddi, ancak miras bırakanın ölümünden sonra kullanılabilecek bir haktır.

Mirasın Reddi Halinde Miras Kime Geçer?

  • Mirası reddeden yasal mirasçı, mirasbırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir ve miras buna göre dağılır. (TMK m. 611/1)
  • Buna göre, onun payı, varsa altsoyuna kalır. Altsoyu yoksa aynı zümredeki diğer mirasçıların payları, o oranda artar.

Mirasın Reddi Halinde Alacaklıların Durumu Nedir?

  • Mirasın reddinden de mirasbırakanın alacaklılarının korunması ilişkin bir düzenleme mevcuttur. Şöyle ki, mirası reddeden mirasçı, mirasbırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları -denkleştirmeye tabi kazandırmalar- değer ölçüsünde mirasbırakanın alacaklılarına karşı sorumlu olurlar.
  • Olağan eğitim ve öğrenim giderlerinin yanı sıra adet üzerine verilen çeyiz bu sorumluluk kapsamında yer almaz.
  • İyiniyetli mirasçıların sorumluluğu geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsündedir (TMK m.618)
  • Başka bir deyişle, iyiniyetli olmayan mirasçı kazandırmalarının tamamı; iyiniyetli mirasçı ise elinde kalan kadar sorumludur.

yargitay kararlari 1

mirasçının borcundan dolayı reddi miras, kardeşlerden biri reddi miras yaparsa ne olur

Reddi Miras Yargıtay Kararları

Mirasçıların Tamamının Mirası Reddetmiş Olması

“MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Talep edenler vekili tarafından, 21/08/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Talep eden … Yönetim A.Ş. vekilinin talebinin reddine dair verilen 20/04/2016 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi talep eden … Yönetim A.Ş. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin tasfiyesi isteğine ilişkindir. Talep eden vekili, Yapı Kredi Bankası A.Ş.’ye borcu olan …’in 15.06.2014 tarihinde vefat ettiğini, sözkonusu borcu temlik aldıklarını, murisin mirasçıları olarak eşi … ile çocukları … ve …’in kaldıklarını, ancak mirasçıların Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı dosyasında muris …’in mirasını reddettiklerini, ancak murisin terekesinin resmi tasfiyesinin yapılmadığını, borçlu muris …’in terekesinin iflas hükümlerine göre tasfiyesinin yapılmasını istemiştir. Mahkeme, 20.04.2016 tarihli ek karar ile talebin ayrı bir davayı gerektirdiği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Hükmü, talep eden vekili temyiz etmiştir. Mirasbırakan 15.06.2014 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefat etmiş, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından miras, Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı ilamı ile reddolunmuştur. Ölenin en yakın mirasçıları tarafından reddedilen miras, Sulh Hakimi tarafından iflas hükümlerine göre resmi tasfiye yoluna gidilir. (20.09.1959 t. 4/10 sayılı YİBK) 4721 sayılı TMK’nın 612. maddesi uyarınca mirasın gerçek reddini tespit ve tescil edip başka mirasçı bulunmadığını gören mahkemenin terekeyi resen iflas hükümlerine göre tasfiye etmesi gerekir. Alacaklı, her ne kadar terekenin iflas yoluyla tasfiyesini talep etmişse de Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/985 Esas 2014/960 Karar sayılı dosyası üzerinden borçlu (murisin) en yakın mirasçılarının tamamı tarafından miras reddedilmiş olduğundan alacaklının TMK’nin 612. maddesi uyarınca mirasın reddini tespit eden mahkemeyi harekete geçirmeye yönelik bir talep olup, bu dava dosyası üzerinden mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle talep eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 20.04.2016 tarihli ek kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

 

Mirasın Reddinde Süre

“14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı … tarafından, davalılar aleyhine 27.02.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, davanın niteliği gereği duruşma talebinin reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mirası reddin iptali isteğine ilişkindir. Davacı, davalıların murisi …’ın alacaklısı olduğunu, davalıların … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1183 Esas, 2008/582 Karar sayılı kararıyla mirası gerçek redde bulunduklarını, murisin sağlığında malvarlığını davalı mirasçılara devrettiğini ve davalıların terekeyi tasarruf ettiklerinden bahisle mirasın reddine ilişkin … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1183 Esas, 2008/582 Karar sayılı ilamın iptalini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının iptali istenen … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1183 Esas, 2008/582 Karar sayılı mirasın reddi davasına müdahil olarak katılarak yargılamadan haberdar olduğunu, davacının 08.03.2010 tarihinde tashihi karar talebinin reddi ile de kararın kesinleştiği ve bu tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde mirasın reddinin iptali davası açmadığından hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Davacı, murisin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir mirasbıranın mirasını reddeden mirasçılar onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklarının korunması aşağıdaki koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için; miras açılmış olmalıdır. Ödemeden aciz bir muris bulunmalıdır. Miras süresinde reddedilmelidir. Reddenen mirasçıya kazandırma yapılmış olmalıdır. Mirasın kayıtsız şartsız reddi kararının iptali davalı tüm mirasçılara yöneltilmelidir. Bu konuda açılacak dava herhangi bir süreye tabi değildir. Kanun koyucu mirası reddin iptali için altı aylık hak düşürücü süreyi mirasçıların alacaklarının korunması için koymuştur (TMK m. 617 f.I). O halde murisin alacaklarının korunması için yukarıda açıklanan koşullar doğrultusunda araştırma yapılarak ve bu konuda tarafların gösterecekleri deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Mirasın Reddinde Yetki

“MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, 04.03.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 07.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mirasın gerçek reddinin tespiti istemine ilişkindir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, muris …’in 02.02.2016 tarihinde vefat ettiğini, Türk Medeni Kanunu’nun 605 vd. maddeleri gereğince murisin mirasını reddettiklerinin tespitini istemiştir. Mahkemece, murisin ölmeden önceki son adresinin “… Mahallesi, … Caddesi No:…/9 …” olduğu, TMK.nun 576. ve 609/4. maddeleri uyarınca ret beyanının mirasın açıldığı yer sulh mahkemesinde yapılması gerektiği gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Sivas Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Uyuşmazlık, TMK’nun 605/1 maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkin iş bu davada yerel mahkemenin görevinin; isteğin süresinde olup olmadığı ve ret edenin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğu takdirde TMK. 609. maddede gösterilen usulde işlem yapmaktan ibarettir. Bilindiği üzere, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyan; bozucu yenilik doğurucu niteliktedir. Bu beyan Sulh Mahkemesine ulaşmakla sonuç doğurur. Türk Medeni Kanununda, ret beyanının, “Mirasın açıldığı yer” sulh mahkemesine yapılacağına dair bir hüküm yoktur. (TMK. m. 609/1-2) Kanunun 609. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Süresi içinde yapılmış ret beyanından” söz edildiğine göre; buradaki düzenleme, ret beyanının yapılacağı yer mahkemesini değil, bu beyanın tescil edileceği özel sicili tutmakla yetkili sulh mahkemesini belirtmektedir. Sicilin, mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulması doğaldır. Çünkü, üçüncü kişilerin, özellikle alacaklıların reddin mevcut olup olmadığını öğrenmek için ilk başvuracakları yer, mirasın açıldığı yerdeki sulh mahkemesince tutulan özel kütüktür. Özel sicil, mirasın açıldığı yer sulh mahkemesince tutulduğuna göre, red beyanı da aynı mahkemeye yapılmalıdır şeklindeki bir çıkarım, yasal düzenlemeye uygun değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu da, “Mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin beyanın tespit ve tescilini” çekişmesiz yargı işi kabul etmiş (m.382/2-c/7) ve kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesini yetkili kılmıştır. (m.384) Türk Medeni Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, bu Kanuna göre de, ret isteğinin tespit ve tescilinde, istekte bulunanın oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu mahkeme, mirasın reddi beyanını alır, tutanakla tespit edip özel kütüğüne yazılmasına karar verir. Şayet o yer mirasbırakanın yerleşim yeri değilse, bu kararı özel kütüğü tutmakla görevli mirasın açıldığı yer sulh mahkemesine gönderir. O yer sulh hukuk mahkemesi de özel kütüğe bu kararı yazar. O nedenle, mirasçının mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin yazılı veya sözlü beyanını, oturduğu yer sulh mahkemesinde yapmasında “Yetki” bakımından bir yanlışlık bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, mahkemece kendi ikametgahlarında mirasın gerçek reddini talep eden davacıların isteğinin süresinde olup olmadığı ve reddedenlerin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğunun anlaşılması halinde ret beyanının tespitine, ret beyanının özel kütüğe tescili için ise kararın bir örneğinin murisin son ikametgahı olan Sivas Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken belirtilen husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Reddi mirasa ilişkin kararlara Yargıtay Karar Arama üzerinden de ulaşabilirsiniz.

 

 

5/5 - (1 oy kullanıldı.)

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir